◊ Önce Altın Küre, şimdi de Oscar adaylığı. Tebrik ederim, 2016’nın yıldızı parlayan isimleri arasında zirveye oturdunuz…
– Çok çok teşekkürler, bana bu onuru yaşattığınız ve işimi takdir ettiğiniz için.

◊ Geçen seneki Oscar’da “beyaz hakimiyeti” tartışmaları yaşanmıştı. Bu sene ise oldukça renkli bir Oscar aday listesi açıklandı. Ne dersiniz, artık Hollywood’da bir şeyler değişiyor mu?
– Bence değişiyor, çünkü artık insanlar seslerini çıkarıp itiraz edebiliyor.
Kendimi hiçbir konuda sözcü olarak görmüyorum ama gerekirse ben de sesimi çıkarıp haklarımızı korumak için konuşabilirim.

KANUNLAR EVLENECEĞİ ADAMA BİLE KARIŞIYOR!

◊ 2016’da izlediğim onlarca film içinde beni en derinden etkileyenlerden biriydi “Loving”. Oynadığınız karakter Mildred az konuşarak o kadar çok şey anlattı ki… Siz neler söylemek istersiniz filminiz hakkında?
– Filmde hikaye 1958’de Virginia’da başlıyor. Mildred siyah bir kadın ve beyaz adamla evli. Yani Virginia kanunlarını ihlal ediyorlar…

◊ Tek suçları birbirlerini sevmek değil mi?
– Evet… Richard ve Mildred çok sakin hayat süren, kendi hallerinde iki kişi. Mildred içine kapanık, hatta oldukça da utangaç bir kadın.
Ama kanunları bile değiştirecek bir hareket başlatıyor.
Çünkü haklı olduklarına inanıyor, kendisine ve eşine yapılan haksızlığı reddediyor. Virginia’nın kırsalında büyümüş bir kadın için olağanüstü cesaretli bir hareket. Mildred, kanunların evleneceği adama bile karışmasına ve başka bir yerde yaşamaya zorlanmasına isyan ediyor.

BU HAKSIZLIĞI AKLIM ALMADI

◊ Kanun ihlali nedeniyle ilk tutuklandıkları sahnede neler hissettiniz?
– Gecenin bir vakti kapılarını kırıp, yatak odalarına kadar girip orada tutukluyorlar onları. Aklın alıyor mu, en özel yerlerine gecenin bir vakti baskın yapıyorlar.
Sadece evlendikleri için! Richard beyaz olduğundan sabah kefaletle serbest kalıyor ama Mildred’i hamile olduğu halde 5 gün boyunca hücrede tutuyorlar. Genç ve hamile bir kadının sadece beyaz bir adamı sevdiği için hapse atılması bana çok ağır gelmişti. Onlar adına çok ama çok öfkelenmiştim. Böyle bir haksızlığı aklım almadı.

◊ İnanılmaz bir hikaye gerçekten. Nasıl çalıştınız Mildred rolüne?
– HBO’nun “The Loving Story” belgeseli bana çok yardımcı oldu. Birbirlerini ne kadar sevdikleri, birbirlerine ne kadar saygı ve hayranlık duydukları belgeselde açık seçik ortadaydı. Belgeseli defalarca izledim. Richard ve Mildred’in sessiz direnişlerine ve hayatlarının 10 yılını evliliklerini kabul ettirmek için harcamalarına tüm detayıyla 2 yıl çalıştım.
Çekimlere başladığımızda hiç telaşlanmadım, çünkü zaten sahnelerime hakimdim.

◊ Mildred’in sessiz direnişinden etkilenmemek mümkün değildi…
– Böyle insanlar çok var aslında. Küçümsenen, güvensiz görünen, çekingen ama aslında içlerinde çok sağlam iradeleri olan, kendileri ya da sevdikleri haksızlığa uğrayınca vazgeçmeden direnen…

ETİYOPYA’YI HERKES GÖRMELİ

◊ Etiyopya’da doğdunuz ama İrlanda’da büyüdünüz. Ayrımcılıkla karşılaştınız mı hiç?
– İrlanda’ya ben 4 yaşındayken taşındık. Babam Etiyopyalıydı, annem ise İrlandalı. Ben büyürken etrafımızda çok siyah yoktu ama yine de bir ayrım hissetmedim. Aksine hep çok mutlu ve rahattım. Annem İrlandalı olduğu için beni kendilerinden biri olarak görüyorlardı.

◊ İrlanda’ya taşındıktan sonra Etiyopya’ya hiç gittiniz mi?
– Babamı bir trafik kazasında kaybettiğimde 7 yaşındaydım. Ama köklerimden hiç kopmadım. Babamın Etiyopyalı olmasıyla da adımla da her zaman gurur duydum. Evet Etiyopya’ya gittim ve herkesin de o güzel ülkeye gitmesini, görmesini isterim. Etiyopya’nın lakabı; “saklı kalmış güzellik”. Gidenleri çok etkileyen gizemli bir ülke.

KİMDİR?

Ruth Negga, 1982 yılında Etiyopya’da doğdu. 4 yaşındayken ailesiyle İrlanda’ya yerleşti. Oyunculuk eğitimi alan Negga, ilk olarak İrlanda televizyon şovlarında kendini gösterdi. 2013 yılında rol aldığı ABC’nin polisiye dizisi “Agents of S.H.I.E.D”, ona Hollywood yolunu açtı. Şimdilerde “Preacher” dizisinde rol alan oyuncu, başrolünü Joel Edgerton ile paylaştığı “Loving” filmindeki başarılı performansıyla da hem Altın Küre’ye hem de Oscar’a aday gösterildi.