Ünlü işadamından FETÖ iddialarına yanıt!

  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
Ünlü işadamından FETÖ iddialarına yanıt!

Ünlü işadamından FETÖ iddialarına yanıt!

Ünlü işadamından FETÖ iddialarına yanıt!

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, Milat Gazetesi’nden Serdar Arseven ile yaptığı söyleşinin yayınlanmasının ardındaki sosyal medyada dile getirilen görüş ve eleştiriler üstüne, bir kere daha Arseven’in sorularını yanıtladı.

Ülker, Milat Gazetesi’nde Serdar Arseven imzası ile yayınlanan röportajı kendi Twitter hesabından yayınlarken, röportaj Yıldız Holding internet sitesine konuldu. 

İşte Murat Ülker’in o açıklamaları;

1. FETÖ tartışmaları içinde Ülker’in yer almasına ilişkin görüşlerimiz;

Sosyal medyada zaman zaman ortaya meydana çıkan paylaşımlar için başta açıkça belirtmek istediğimiz mesnetsiz, kaynağı belirsiz ve doğru olmamanın ötesinde yakışıksız iddialar olduğudur. Nedenleri üstüne açık bir fikre sahip olmamız mümkün değildir. Ama tahminlerimiz olabilir. Bazıları ola ki de iyi niyetle meslek hayatının dahası küresel ölçekte marka olarak büyümenin güçlüklerini doğal olarak bilmeyen, böylece de kendince bazı ölçüleri kaçıran ifadelerle paylaşımda bulunanlar diye düşünüyoruz. Daha ileri gidenlerin ise özel amaçla ola ki de yıpratma veya hileli rekabet kaynaklı tahriklerle ilgili olabileceği ihtimaldir. Lakin niyeti ne olursa olsun hepsi de uydurma ve reel dışıdır. 1999 yılında kurucumuz merhum Sabri Ülker’in “Ülker ve Yıldız Holding’in, kuruluşundan bu yanlamasına hiçbir cemaat, grup tarikat ve yarı oluşumla ilgisi olmamıştır. Biz, Cumhuriyetin temel ilkelerine gönülden tabi bir sanayi kuruluşuyuz” açıklaması bugün de altına imza atacağımız bir açıklamadır.

2. Bu tweetlerde FETÖ ile büyüdüğünüz söyleniyor.

Böyle bir terör örgütü ile ilişkinin yalnızca bulunmadığını değil bulunmayacağını da ifade ediyorum. Zaten kendimce, en küçüğünden en büyüğüne bir ticari veya sinai işletmesinin bu kabil bir ilişki içinde bulunması büyük yanlıştır. Bu gibi ilişki içinde olanların, işleri oysa kayıtlı bir dönem yürüyebilir. Ilan Ahi sürdürebilmenin mümkün olmadığını düşünüyoruz. 70’lerde değil, 80’lede yok, 90’larda hiç değil, şirketimizin kuruluş tarihi 1944’tür. İSO şirket büyüklüğü anketlerini başta 1968 yılında yapmış. 100 büyük şirket bulmuş. Biz daha 1968’de 46. Olmuşuz. 1960 yılında yapmamış fakat yapsaymış, yine mümkün 100’ün içinde olurduk. O yıldan bugüne Türkiye’nin en büyük şirketleri sıralamasından hiç düşmeyen bir şirketten laf ediyoruz. Ancak arada iktidarlar gelmiş, iktidarlar geçmiş, nice terör örgütü başını kaldırmış. şimdi en son yapılan ankette 12 şirketimizle varız. Dünya ölçeğinde ise dünyanın en büyük üçüncü bisküvi şirketiyiz. Yani bu müşteri ilişkiler içinde bulunarak, işini rasyonel ölçütlere dayandırmadan bu işleri yerine getirmek, bu büyüklüklere gelmek olası müdür? Gerçekte işimiz anlayana, açık ve net bir cevaptır. Aile olarak ise rahmetli babamın açıklama ettiği gibi bizler kendi halinde sade ve inançlarını yaşamaya çalışan, kendimizle meşgul bir yaşantı içindeyiz. Fazlasını ne aklımızdan geçiririz ne de buna zamanımız olur. Zamanımızın ülkemiz için de değerli olduğuna inanırız. Vatanını seven cümbür cemaat gibi. 1944’te kurulup dünya çapında bir üne kavuşan, 350 yıla yakın bir deneyim ile global bir ışık halkası gelen, dünyada 3. olan bir şirket ile her yönüyle başarısız bir terör örgütüne yakınlaştırmak düşünce ve mantık dışıdır.

3. İçinize sızmış olamazlar mı?

Net olarak yanıt verelim oysa, olamazlar. O niyetle gelmiş olan varsa da zaten tutunamamış, ayıklanmıştır. Neden derseniz?

İşimizde bizi bir araya getiren tekrar iştir. Sistemimiz fazla basittir, Yıldız Holding’de Idare Heyeti Başkanından, genç uzman yardımcılarına değin herkesin patronu da iştir. Şirketimizde iş ne gerektiriyorsa, tüketicimiz ne istiyorsa, o yapılır. Bunun haricinde, birisi diğer bir saikle davranıyor ise, örneğin parti mensubu olabilir, tarikat mensubu olabilir, bir dernek üyesi olabilir. Fakat iş uygun bunlarla ilgilenmek kesinlikle yasaktır. Olabilir, insanlar bu alanlara alaka duyabilir, hatta işlerinden daha pozitif bu konularla ilgilenmek isteyebilir. O zaman kendilerini işlerinden ayrılmaya gösteri ediyoruz. Hele terör nedeniyle bir araya gelmiş insanların bizim bu iş odaklı sistemimiz içinde elenmemeleri imkansızdır. Kısaca, bu kurallar mesai saatleri içinde çalışanlarımızın politik veya güya hiçbir alanda faaliyette bulunmasına müsaade etmez. Keza mesai içinde zaten olmaz da mesai dışarıya da çalışanlarımız şirket adını, şirketteki pozisyonlarını, unvanlarını ve şirkete ilişkin kaynakları kullanamazlar. Bu, bu değin nettir. Somurtkan halde de gereği yapılır.

4. Anlamsız Çerçeve konusu

Bu konuda epey bir paylaşım oldu. Bu paylaşımların hepsini göz önüne aldık. Fakat niyeti halisane olmayan, hakaret amaçlı olanları dikkate almadık. Çünkü kural olarak ‘küfür, hakaret’ bizim kapımızdan içeri giremez. Değerinde görmez, hesaba katılmaz. Tenkit niteliği taşıyanları ise dikkate alırız. Aldık da zaten. Bedri Baykam dahil hepiniz biliyorsunuz bu boş çerçeveyi niye aldım ve kaç para verdim. Tercihim de zaten hatalı bir tartışmaya mahal vermemek için abes çerçeveyi almaktı ama içini zenginleştireyim. Yakında şahit olacaksınız. Bize göre artık, söz konusu eser ‘boş yok. Fazla sık tekrarlanan sosyal ağ paylaşımlarıyla, bu çerçevenin içi çoktan doldu. Artık içi bir sürü lafla dolmuş bir çerçeve bu. Yalnızca biz de değil, modern sanat dünyada da ara sıra böyle tartışılıyor. Ne diyelim, gerçi bir sanat eserinin nasıl olursa olsun konuşulması iyidir. Fiilen Yıldız Holding’de herzamanki dönem İslam ve Türk eserleri ile, çağdaş eserlerden oluşan kimi vakit halkla da farklı alanlara yönlendirilmiş organizasyonlarda paylaşılan bir koleksiyon var. İsterdik oysa bunlar da gündemde olsun. Mesela Allah’ın 99 Adı sergimiz, dijital olarak da halkla paylaşıldı ve 9 milyon tekil kişi tarafından görüntülendi. Fazla eksik müze su değin kısa sürede böyle bir galibiyet elde edebiliyor.

5. Koç Holding’le işbirliği

Kuruluşumuzdan bu yandan gerek Türkiye’den gerekse dünyada kendi alanında söz sahibi ve başarılı olan ortaklarımız oldu. Hala başarıyla sürdürdüğümüz ortaklıklarımız mevcut. Bazıları ile ise bir araya gelme ihtiyacımız sona erdiği için yollarımızı ayırdık. Bundan sonra da ortaklıklarımız olacaktır. Türkiye’nin sanayisinde kayda değer bir yeri olan Koç Holding ile de bir ortaklık girişimimiz oldu lakin gerçekleşmedi. Koşul bundan ibarettir. İşbirliklerimizde iki taraflı seçimimiz tekrar tekrar ülkemize ve işimize katkısı olacak işletmelerdir. Koç Holding ile hiç bir karşılıklı işimiz ya da işbirliğimiz olmamıştır.

6. Cumhuriyet Sözcü

Bir mecrayı ismi ile zikrederek neden diye sormak sadece haksız rekabet niyetiyle yapılır. Ülker’de reklamlarımızı ne kişisel tercihlerimiz ne de siyasi saiklerimizle veririz. Ülker herkes içindir, toplum içindir. Ve hatta artık pladis ile birlikte dünyada 77 millete mahsul yapıyoruz. Herkese seslenebileceğimiz mecraları profesyonel arkadaşlarımız değerlendiriyorlar.

7. Market zincirlerine bakkal fiyatının aşağı mülk verdi

Bizim tek bir fiyat listemiz var ve müşterilerimize tavsiye ettiğimiz tek bir nasihat satış fiyatımız var ama müşterilerimiz kendi aralarındaki rekabet için karlarından fedakarlık ederek ya da verimli çalışarak tüketiciye cazip fiyatlar sunabiliyorlar. Kanunen bizim müdahelede bulunmamız olası yok. Kurucularımızın bize itimat ettiği bazı değerler var. Bunlardan biri de müşterin velinimetindir. Biz velinimetimizi her şeyden üstün tuttuk. Bu 70 sene önce de böyleydi, bugün de böyle. Örneğin 70 yıl önce Anadolu’ya bakkalın ayağına navlunsuz ürün götürdük. Tatbik o dönem için devrimdi. dahası yakın zamandan 2001 krizinden bir misal vereyim. Krizin ertesi günü yeğenim Ali Ülker aradı, o süre satış şirketlerinin başındaydı. Dedi ancak, “Devalüasyonun arttı, yüzde 40’lar yüzde 50’lere ilerliyor, peşin para darlığından dolayı faizler fırlamış. Alınan siparişlerde iptaller başlamış, bazı şirketler yoldaki kamyonları geri çevirmiş. Ne yapalım?” “Bir şey yapmayın” dedim. “Tekrar fiyatlandırma yerine getirmek, fatura kesmek için elinizdeki hammadde stoklarına bakın. Elinizdeki hammaddenin yarısına kadarını eski fiyatla değerlendirin. Somurtkan bir şey yapmayın, zam yapmayın. Eski fiyata fazla talep olacağı için herkese kotası değin mal gönderin. Kimseyi mağdur etmeyin.”

O hafta eski fiyattan yüklü miktarda mülk gönderdik müşterilerimize. Bilgisayar sistemi ile çalışıldığı için distribütörlerden bakkallara dışarı giden malları bakmak muhtemel oluyordu. Biz bakkallara ucuz mal verdik. Distribütörlere zam yapmamaları için ricada bulunduk. Bunun karşılığını da çok şükür aldık. Velhasıl-ı kelam, müşterimiz her daim velinimetimizdir.

8. Şeker – glukoz tartışması

Öncelikle şunu spesifize etmek istiyorum. Türkiye’de en çok pancar şekeri kullanan üreticiyiz. 250 bin ton pancar şekeri kullanıyoruz, darı şekeri kullanımımız ise bunun yüzde 10’u bile yok. Şeker ve glukoz konusuna gelince: Dünyada şeker üç temel tarım ürününden elde edilir. Şeker kamışı, şeker pancarı ve mısır. Bunun 70’i şeker kamışından, yüzde 20’si şeker pancarından, yüzde 10’una yakını da mısırdan üretiliyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 87,5’e yüzde 12,5 pancar lehine. Bütün şekerlerin özü sahiden aynı, glukoz ve früktoz… Doğadaki o kadar çok ürünün içeriğinde benzer iki madde var. Bal örneğin, %49 glukoz, %51 oranında fruktoz içerir. Muz ve şeftalide bu oran yarı yarıya. Kayısıda ise %29 glukoz ve %71 oranında fruktoz var.

Kaynağı ne olursa olsun şeker dilimize değdiği anda glukoz ve fruktoza ayrılır. Reçelin üstüne limon sıktığımızda da şekeri glukoz ve fruktoza ayırmış oluruz ve reçelin bozulmasını önleriz. Biz de glukozu bu amaçla kullanıyoruz. Yahut bütün üretimde şekerin yerine ikame etmiyoruz. Bütün gıdalar gibi şekerin de tatmin edici miktarda alınması ve aktivite ile aldığımız kalorinin yakılması kayda değer. Unuttuğumuz ya da hatırından çıkmak istediğimiz nokta bu.

Şeker ve glukoz tartışmasında bir tek dürüst var. Her şeyin azı karar çoğu zarar. Dağıtılmış şeker molekülleri (sakaroz, fruktoz, üzüm şekeri, maltoz, süt şekeri) aralarında metabolik açıdan bilimsel olarak hiç bir ayrım yoktur. Yani şeker hastaları için şeker harcamak sağlıkta tehlikeler meydana getirirken normal insanda gerekli bir ihtiyaçtır lakin gerektiği kadar.

9. Yurtdışına yatırım meselesi

Ülker’i de içinde bulunduran pladis adındaki global atıştırmalık şirketimiz Yıldız Holding’in %40’ını oluşturuyor. pladis’in yurtdışı yatırımları ise % 60’ını oluşturuyor yani Yıldız Holding’in ¼ ü global. Yıldız Holding’in tamamı Türkiye’de yerleşik Ülker ailesinin malıdır. Şu konunun netlik kazanması için yeniden altını çiziyorum: Yıldız Holding yüzde 100 Türk sermayeli bir şirket. Kazandığı her kuruşun vergisini Türk devletine ödüyor. Karını Türkiye’ye getiriyor. Yurtdışında şirketlerinin ve fabrikalarının olması Türklüğünü etkilemiyor. Bilakis dünyaya Türk adının ulaştırılmasına, Türkiye’nin dünyada tanıtılmasına katkıda bulunuyor. Konuya doğru çerçeveden bakılması gerektiğini düşünüyorum. Babam rahmetli Türk devletinin imkanları ile okudu ve devletine karşı sorumluluğunu her zaman bildi. Ben İstanbul’da doğdum ve inşallah burada nefesimi vereceğim.

Pin It

MALATYA HABER | MALATYA | HABER MALATYA

Dünya Haberleri | Siyaset | Asayiş | Gazete Manşetleri | Ekonomi

Eğitim | Malatya Spor | Yaşam | Sağlık | Kanal Çocuk | Kültür Sanat

Sinema-Tiyatro | Müzik  | Magazin | Teknoloji | Malatyalılar

Akçadağ | Arapgir | Arguvan | Battalgazi | Darende | Doğanşehir | Doğanyol | Hekimhan | Kale | Kuluncak | Pütürge | Yazıhan  | Yeşilyurt

Yoruma Kapalı