OHAL tezkeresi Meclis’te kabul edildi

  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google

Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen ve Resmi Gazete’de yayımlanan  olağanüstü hal kararıyla ilgili Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda  kabul edildi. TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplandı.Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü hal  (OHAL) kararıyla ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde görüşmeler başladı. Gündem dışı konuşmaların ardından, Bakanlar Kurulu’nun OHAL kararıyla  ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde görüşmelere geçildi. Gündem dışı konuşmaların ardından, Bakanlar Kurulu’nun OHAL kararıyla  ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde görüşmelere geçildi. İlk sözü, hükümet adına Adalet Bakanı Bekir Bozdağ aldı. Dört parti adına da konuşmalar yapıldı. Konuşmaların ardından oylamaya geçildi. 3 ay süre ile geçerli olacak olan OHAL Meclis Genel Kurulu’nda Ak Parti ve MHP’li milletvekillerinin 346 oyu ile kabul edildi. Tezkereye 115 vekil ise ret oyu verdi. 

“CUNTACILAR CONTA YAKMITIR”

Oylamanın ardından  Başbakan Binali Yıldırım konuştu. Yıldırım konuşmasında şunları söyledi:”Az önce meclisimizde kabul edilen OHAL kararı aslında demokratik düzenimize, milli iradeye karşı 15 Temmuz gecesi başlatılan silahlı darbe teşebbüsünün doğurduğu sonuçları ve yaptığı tahribatı ortadan kaldıracak tedbirleri almaya yöneliktir. 15 Temmuz’da gerçekleştirilmeye çalışılan darbe teşebbüsü ile millet, hükümeti ile bütün partileri ile başkomutanı ile bir olmuştur. Darbe bozuntucularını bertaraf etmiştir. Bu süreçte çok kurum büyük bir ülke sevgisi ile bu kalkışma hareketine en net şekilde duruş sergilemiştir. Türkiye dünyaya bir demokrasi destanı yazdığını göstermiştir. Bugünkü kararla devlet millete değil kendisine OHAL ilan etmiştir. Devlet içine yıllardan beri kümelenmiş FETÖ çeteleri bir bir temizlenecek ve ülkemizin demokrasisine zarar vermeye kalkışan bu mihraklar bir daha ayağa kalkmamak üzere bertaraf edilecektir. Türkiye’nin en meşru şekilde karşı çıktığı bu işte bile bazı dost bildiğimiz çevrelerden bir takım kafa karıştırıcı haberler geliyor. Türk ekonomisi dünyaya açık bir ekonomidir, bu girişim olmasına rağmen pazartesi günü hiçbir kesintiye uğramadan hayat devam etmiş ve bütün ekonomik faaliyetler sağlıklı şekilde yürütülmüştür. Türkiye’nin risk primi ile oynama gayretlerini iyi niyetli olmaktan yoksun buluyoruz. Bunlar acele maksatlı verilmiş kararlardır. Bizim partilerden bu süreçte bütün siyasi partilerimiz takdire şayan başta genel başkanları olmak üzere bir duruş sergilemiş, şu gazi Meclis’in çatısı altında bombalanma esnasında bile demokrasiden milli iradeden asla ödün vermemiştir.Bizim siyasi parti gruplarından beklentimiz bu başlattığımız birlikteliğin süratle bu beladan kurtulmak için yapılacak düzenlemelerde de devam etmesidir.Siyasi partilerimiz 15-16 Temmuz günü artık demokrasinin günü olarak kutlayacağız. Demokrasi şehitlerimizi anma günü olarak kutlayacağız. Tankın gücü halkın karşısında yetersiz kalmıştır, malup olmuştur. Cuntacılar conta yakmıştır ve yolda kalmıştır, halkın iradesi kazanmıştır. Bir kez daha yüce Meclisimize, aziz milletimize bu asil duruşundan dolayı teşekkür ediyorum.”

YÖNETİM ASKERDE DEĞİL, SİVİL YÖNETİMDE 

OHAL kararıya ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ  Meclis’e bilgili verdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ,“Darbe teşebbüsü başarısız olmuştur. Artçıları olabilir.  Olağanüstü hal, bir sıkıyönetim değildir. Yönetim askerde olmayacaktır. Yönetim askerde değil, sivil iradede olacaktır” dedi.

Bozdağ’ın konuşmasının satır başları şöyle: 

“TSK’nın için yuvalanmış FETÖ’cü oldukları anlaşılan üniforma giymiş kişiler ağır silahlarla devlete ve 79 milyon aziz milletimize karşı Fethullah Gülen’in emriyle saldırıda bulunmuştur. Cumhubaşkanımızın ölmeyi göze alçak İstanbul’a inmesi, TBMM’nin sabaha kadar demokrasi nöbetini Meclis başkanlığı başkanlığında milletvekilleriyle beraber demokrasi nöbeti tutması, Başbakanımızın ve bakanlarımız cesur duruşu, partilerin ortak tavır sergilemesi. Medyamızın birlikte hareket ederek demokrasiye sahip çıkması. En önemlisi aziz milletimizin ölümü göze alarak meydanlara çıkması, tankların üzerine yürümesi, kurşunlara göğsünü siper etmesi, kısaca 79 milyon aziz milletimizin birlikte milli iradeye ve demokrasiye sahip çıkıp darbeye karşı onurlu direnişiyle bu teşebbüs başarısız kılınmıştır.

BU DÜŞMANIN BİLE YAPMADIĞI BİR SALDIRIDIR

Parlamento Cumhuriyet tarihinde ilk defa havadan bombalandı. Bu düşmanımızın bile yapmadığı bir saldırıdır. Sivil vatandaşlarımızın üzerine ateş edilmesi, tankların masum insanların üzerine sürülerek şehit edilmesi, bütün bunlar terör örgütünün gerçekleştirmeye çalıştığı darbenin kanlı yüzüdür.

Darbe teşebbüsünde bulunan tüm terör örgütü üyelerinin bertaraf edilmesi, bir daha hiç bir şekilde darbe teşebbüsünün tekrarlanması için bu alanda alınması gereken tedbirler için ilan edilmesi gereken OHAL’i TBMM’ye sunmuştur. Bu karar resmi gazetede yayınlanmış ve aynı gün TBMM’ye gönderilmiştir. Olağanüstü doğa olayları, salgın hastalıklar, ağır ekonomik krizler ve kamu düzeninin ağır şekilde bozulması durumlarından biri gerçekleştirildiği zaman OHAL ilan edilebilinir.

BUNLAR ALLAH’I BİLE KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

Hukuk devletimizin emniyeti bakımından, demokrasimiz için bir daha tehdit olmaktan çıkarılması maksadıyla bu karar alınmıştır. Türkiye pek çok krizi yönetmiştir. Ama karşı karşıya olduğumuz kriz öncekiler gibi değildir. Cumhurbaşkanımızın en yakınında olan insanlar o kadar incelemeye rağmen fark edilemeyebiliyor. Bunlar neden şimdiye kadar fark edilmedi sorusuna verilen bir cevabı direk aktarıyorum. Bunlar Allah’a karşı takiye yapıyorlar. Sana bana karşı takiyede bulunması şaşırtıcı değil. Allah’ı aldatmaya çalışanlar seni beni de kandırmaya çalışır.

BU MİLLETE UYGULANAN BİR OHAL DEĞİLDİR

Esasında bu OHAL kararı millete karşı alınmış bir karar değildir. Devlet burada kendisine olağanüstü karar vermiştir. Bundan önceki verilen OHAL kararlarını görünce bu kararların millete yönelik olduğunu görürsünüz. Bizim attığımız bu adım paralele şebekenin devletten temizlenmesi için atılması gereken bir adımdır. Vatandaşa yasak gelecek, şu şu kısıtlamalar gelecek demek büyük yanlış. Evet yetki var ama bu yetkiler gerek görüldüğünde uygulanacak.Burada sıkı yönetim ilanı söz konusu değildir. Yönetim sivil idarededir. Vali’lerin gücü artırılmaktadır. Bu son derece önemli bir adımdır. Bunun günlük hayatımıza elbet bir takım yansımaları olabilir. Bu konuda ekonomide atılacak herhangi bir durum kesinlikle olmayacaktır.

15 TEMMUZ BAŞARISIZ OLDU AMA…

15 Temmuz başarısız kılınmıştır ama bunun tekrarlanmaması için adım atmalıydık. Hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmemiz, 40 senedir büyüyüp de göremediğimiz bu tehlikenin gelecekte daha büyük tehditler oluşturmasına yol açmış olurdu. 

3 AY DEDİK AMA…

Yönetim askeri değil, sivil iradede olacaktır. Vatandaşın hayatında olağanüstü değişiklikler meydana getirmeyecektir. Kanun hükmünde kararnameler Meclis’e sevk edilecek. KHK’ların çıkarılmış olması TBMM’den bazı şeylerin kaçırılmış olması anlamına mı gelir hayır. Yangını hemen söndürmek gereken zamandayız. Kararname parlamentoya da sevk edilecek. Dolayısıyla bunların parlamentodan kaçırılması söz konusu değildir. Zaman kaybetmek bu tehlikenin büyümesinden başka işe yaramaz. Bu parlamentoya karşı bir darbe değil bu TBMM’yi bombalayan hainlere devletin vuracağı darbenin gereğidir. Biz gizli kapaklı bir şey yapmıyoruz. Süreyi 3 ay koyduk ama bu 3 ayı tamamlamak zorunda değiliz. Amacımız süre dolmadan OHAL’i kaldırmaktır. Bizim derdimiz yangını söndürmektedir. Demokrasimizi güvenceye almaktır.

MHP: OHAL ANAYASAL DURUM

MHP grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Erkan Akçay da OHAL’in anayasal bir durum olduğunu belirterek “Mağduriyetler oluşturulmamalı” uyarısında bulundu. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, MHP’nin, böylesi  karanlık ve oldukça sıkıntılı dönemde devletinin ve milletinin yanında ne  pahasına olursa olsun tavizsiz şekilde duracağını, hiçbir gayrimeşru oluşum veya  çeteleşmeye aman vermeyeceğini dile getirdi.  Akçay, OHAL’in PKK ve diğer terör örgütleri ile mücadele için de uygulanması gerektiğini söyledi. 

 Akçay, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da en çok tartışılan kavramlardan  birisi istihbarat zafiyetidir. İstihbarat zafiyeti de yönetim zafiyetinden  kaynaklanmaktadır. Bu zafiyet derhal giderilmelidir. Elbette MİT, emniyet  istihbarat ve devlet, kurumları ve kurallarıyla iyi yönetilmezse birileri  kurumlara sızar ve her türlü melaneti işleme cüretini kendinde  bulabilir. Zamanında yapılan tespitler dikkate alınmamıştır. MHP olarak yaptığımız uyarılar dinlenmemiş. Hiç mi gazete okumadınız?  2014’ten bu yana darbenin gelişine ilişkin somut uyarılar yapılıyordu. Hadi  diyelim gazete de okumadınız; en yakınınızdaki adamlardan da mı haberiniz yok;  emir subayları, astsubayları, özel kalemler bu darbe tezgahının içine girmiştir.  Bu örgütü canavarlaştıran, kamuda istediği gibi at koşturmasına fırsat  veren, toplumsal ve bürokratik örgütlenmesine imkan sağlayan istihbarat zafiyeti  değil yönetim zafiyetidir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görevden uzaklaştırılan ve göz  altına alınan kamu personeli sayısı 50 bini geçmiştir. Bu denli yüksek bir  rakamla OHAL’a girilmesi birtakım kaygıları da beraberinde getirmektedir.  Uygulamalar son derece dikkatle özenle ve somut verilere dayanarak yapılmalıdır.  Kurunun yanında yaş da yanmasın. Bu özen ve dikkat sadece Fethullah terör  örgütüne değil diğer terör örgütlerine de yöneltilmelidir. OHAL içerisinde yeni  mağduriyetlerin oluşmasına engel olunmalıdır. Kamu personeline yönelik bu süreçte  kişiselleşmeden ve siyasi mülahazalardan mutlaka uzak durulmalıdır.”

 ‘ KRİZ ATLATILMAMIŞ TEHLİKE GEÇMEMİŞTİR’ 

  Bugün Türkiye’deki tek paralel yapılanmanın bu örgüt olmadığını  belirten Akçay, OHAL kararı içinde mutlaka PKK ve diğer terör örgütüyle  mücadelenin de yer alması gerektiğini söyledi.”Ülkemiz olağanüstü şartlar içerisindedir. Bu koşullardan basiretle  çıkmak zorundayız. Tehlike geçmemiş, kriz atlatılmamıştır.” ifadelerini kullanan  Akçay, “Eğer demokrasiye inanıyorsak ister silahlı ister silahsız her türlü fiili  duruma karşı çıkmamız gerekiyor. Darbe girişimleriyle mücadele için hukuk ve  demokrasi çerçevesinde mevcut sistemi iyi işletmemiz gerekmektedir.” diye  konuştu. MHP’nin, böylesi karanlık ve oldukça sıkıntılı dönemde devletinin ve  milletinin yanında ne pahasına olursa olsun tavizsiz şekilde duracağını, hiçbir  gayrimeşru oluşum veya çeteleşmeye aman vermeyeceğini belirten Erkan Akçay, OHAL  kararının, isabetli ve yerinde bir tercih olduğunu; MHP’nin, bu tezkereye olumlu  oy vereceğini sözlerine ekledi.

CHP OHAL TEZKERESİNE KARŞIYIZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent  Tezcan da  olağanüstü hal (OHAL) kararının TBMM Genel Kurulu’ndaki  görüşmelerinde grubu adına yaptığı konuşmada, 15 Temmuz gecesi Türkiye  Cumhuriyeti’ne ve parlamenter demokrasiye dönük, uzun zamandan bu yana devletin  içinde yerleşmiş kanserli ur gibi sarmış bir ihanet şebekesinin, bir terör  örgütünün, Fethullahçı terör örgütünün bütün sisteme dönük haince saldırısı ile  karşı karşıya kalındığını belirtti.Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki bir cuntanın, silahlı  kuvvetlerin komuta kademesini tasfiye etmekten edindiği güç ve kamu içindeki  kadrolaşmadan aldığı cesaretle parlamenter demokrasinin yüz yıllık birikimini  ayaklar altına alabileceğini sanarak haince bir kalkışma gerçekleştirdiğini  vurgulayan Tezcan, bu hain darbe girişimine karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin  parlamenter demokrasi birikiminin çok önemli bir sınav verdiğini dile getirdi. Siyaset kurumunun darbecilere teslim olmadığını, iktidar ve muhalefet  partilerinin darbeye karşı olduklarını net bir şekilde ortaya koyduğunu anlatan  Tezcan, “Ne güzel bir tecrübedir ki yıllardan bu yana darbelerle karşı karşıya  kalan ülkemizde ilk defa darbelere karşı bir toplumsal mutabakatla karşı  çıkabilme iradesi gösterilmiştir. Bu iradeyi parlamento, siyaset kurumu, millet  göstermiştir.” dedi.

Tezcan, şöyle devam etti: “15 Temmuz gecesi TBMM, Gazi Meclis ünvanını hak ettiğini bir kere  daha tarihe kaydetmiştir. O gün burada CHP’liler, Adalet ve Kalkınma Partililer,  MHP’liler, HDP’liler yoktu. O gün burada milletin temsilcileri vardı.  Aralarındaki bütün siyasi ayrımları bir kenara bırakarak, tüm saldırılara karşı  el ele tutuşabilme iradesi ve cesaretini hayata geçiren milletin iradesi vardı.  Tabii ki bugüne, buraya kadar nasıl geldiğimizi konuşacağız. Siyaset bu darbe  girişimini, devleti teslim alan bu çetenin devlet içinde nasıl örgütlendiğini  çözmeden geleceği kuramaz. Devlette liyakat sistemini ortadan kaldırıp liyakata  göre değil, sadakata göre bir devlet örgütlenmesi kurmaya kalktığımızda  getireceği felaketin ne olduğunu parti ayrımı olmaksızın hep beraber gördük. Onun  için bundan sonraki süreci kurarken bunları bileceğiz.”

 ‘GEÇMİŞİ GELECEKLE TARTIŞACAĞIZ’

  Tezcan, darbe girişiminden gözaltına alınan kişilerin sayılarına ve  TSK bünyesine nasıl girdiğine dikkati çekerek, “Bugün dönüp de ‘Dün siz şunu  yaptınız, geçmişte bunu yaptınız’ tartışması için söylemiyorum. Sadece bu süreçte  bir önemli mutabakat yakaladık. Geçmişi bir tarafa bıraktık. Geçmişi gelecekte  tartışacağız. Geçmişi Türkiye’nin sarsılan kamu düzenini, hak ve özgürlükler  düzenini yeniden kurmak için bir araya geldiğimizde sükunetle tartışacağız.  Birbirimizi suçlama havası, polemik havası içinde değil. Şimdi geçmişi  bırakıyoruz. Şimdi önümüze bakacağız.” diye konuştu. Darbe girişimi karşısındaki tavrın bir büyük mutabakatın işareti  olduğunun altını çizen Tezcan, şimdi bu beraberliğin, bundan sonranın Türkiyesini  kurma konusunda yaşatılması gerektiğini vurguladı. Tezcan, eğer bunun aksi bir  davranış sergilenirse yeniden aynı felaketlerin içine sürüklenilebileceği  uyarısında bulundu.

‘İNTİKAM ALMA SÜRECİ DEĞİL’

 Hain pusunun püskürtülmesi olan birinci aşamanın geçildiğini, şimdi  ikinci aşamaya gelindiğini bildiren Tezcan, şöyle konuştu: “İkinici aşamanın üç evresi var. Bunlardan birincisi hesaplaşma  süreci, ikinci evre normalleşme süreci, üçüncü evre demokratikleşme süreci.  Hesaplaşma sürecinden kast ettiğim intikam alma süreci değildir. Hesaplaşma  süreci, darbe girişimine şu veya bu şekilde destek olmuş, katkı vermiş, yanında,  içinde, kenarında bulunmuş herkesin hukuk önünde hesap verme sürecidir. Hukuk  önünde herkes hesap verecek. Bu hesaplaşma süreci hukuk içinde, anayasal kurallar  ve evrensel standartlar içinde kaldığı zaman biz, darbecilerden farklı olduğumuzu  gösteririz.” Normalleşme süreci içinde de hesaplaşmanın hukuk içinde kalmasının  büyük önem taşıdığını dile getiren Tezcan, toplumun biran önce normalleşmesi  gerektiğini söyledi. Darbenin toplumda yarattığı öfkenin anlaşılabilir olduğunu  aktaran Tezcan, “Bu öfke ile insanların bir intikam alma arzusu içinde olması  vatandaş açısından anlaşılabilir ama siyaset kurumu, bu konuda ciddi olmak ve  vatandaşın öfkesini kaşımak yerine, dizginleyerek toplumu hızla normalleşmeye  taşımak zorundadır. Bu bizim görevimiz. Normalleşmeye geçmenin yolu normal  usüllerdir, olağan usüllerdir. Olağanüstü usüller değildir. Olağanüstü  yöntemlerden olağan sonuçlar çıkarmak ne yazık ki zordur.” değerlendirmesinde  bulundu.

   Sonraki aşamanın ise normalleşmenin üzerinde tam demokrasiyi kurmak  olduğunu belirten Tezcan, içinde bulunulan durumdan çıkışın yolunun darbe  girişiminin yaşandığı akşam sergilenen birlik ve beraberlik olduğunu vurguladı. Bülent Tezcan, gelinen noktada hükümetin Genel Kurulun gündemine  olağanüstü hal tezkeresi getirdiğini hatırlatarak, “Olağanüstü hal Anayasa’da  yeri olan bir düzenlemedir. Ama bugünkü ortamda siyaseten uygun bir yöntem  değildir.” dedi. Çok büyük bir terör örgütünün devleti teslim almaya çalıştığını,  bununla mücadele etmek için önemli adımlar atılması gerektiğini bildiklerinin  altını çizdi. Tezcan, ancak bu mücadele için bundan sonra daha fazla birlik ve  beraberliğe ihtiyaç olduğunu söyledi. Tezcan, “Parlamentonun kendi hukukuna,  haklarına tecavüz eden bu darbeye karşı parlamento nasıl el ele, aktif bir  şekilde, gece bombaların altında direndiyse bundan sonrasında da o parlamentoyu  devre dışına çıkaran bir yöntem değil, tam da parlamentoyu işin merkezine alan  bir çözüm yöntemini uygulamak zorundayız. Bunun yolu da olağanüstü hal değildir,  parlamento iradesini hakim kılmaktır.” ifadesini kullandı. “Demokrasiyi kurtarmanın yolu, demokrasiyi büyütmenin yolu, olağan  yöntemlerle hukukun içerisinde mücadele etmektir.” diyen Tezcan, 15 Temmuz  gecesi, darbeye karşı direnmek için sokağa çıkanların yapısının, bugün değişmeye  başladığına dikkati çekti.

 Tezcan, “O gün, ‘Darbeye karşı hep beraber milletin iradesini  savunalım’ diye yola çıkanlar artık meydanlarda milletin iradesi yerine sadece  belirli bir siyasi iradenin propagandasının yapılıyor olmasından rahatsızlık  duymaya başladı. Bu yapı, bundan sonra darbelere karşı çizeceğimiz hatta,  izleyeceğimiz mücadelede çok yanlış ve olumsuz bir noktaya sürükler. Toplum  provokasyonlara açık halde uzun süre tutulamaz. İktidar sorumluluğu ve siyaset  kurumunun sorumluluğu, bir an önce, provokatif ortamları ortadan kaldıracak  önlemleri almaktır. Bu da ancak dayanışmayı büyüterek, o gece ortaya çıkan ruhu  büyüterek mümkündür.” şeklinde konuştu.  CHP’li Bülent Tezcan, sözlerini şöyle tamamladı:  “Bu Gazi Meclis, kurulduğu yıllarda, Polatlı’dan gelen top seslerine  rağmen burada Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yönetti. Bu Gazi Meclis, cephelerde  düşman işgaline karşı bu memlekette mücadeleyi yönetti. Bu Gazi Meclis, kendi  içindeki ihanet şebekelerinin tepeden attığı bombalara rağmen, o gece  parlamentonun namusunu, milletin namusunu ve onurunu korudu. Bundan sonra da  olağanüstü hale gerek yoktur, milletin onurunu korumaya devam edecektir. Bu  nedenle, CHP olarak, olağanüstü hale gerek olmadığını, parlamentonun dayanışması  içerisinde bütün bu süreci yönetebileceğimizi, TBMM’nin tam da bu dönemde görevde  ve devrede olması gerektiğini, TBMM’nin yetkilerini ondan almanın hiçbir iktidara  bu dönemde yaramayacağını, Türkiye’ye de faydası olmayacağını, bu nedenle  olağanüstü hal tezkeresine karşı çıktığımızı ve ‘hayır’ dediğimizi ifade  ediyorum.”

  BOSTANCI:  GİZLİ SİNSİ VE ORGANİZE YAPIYA KARŞI…  

TBMM Genel Kurulunda, 3 ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) ilan  edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinde AK Parti Grubu adına,  Grup Başkanvekili Bostancı söz aldı. AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, “Bizim amacımız,  bu OHAL düzenlemesiyle, gizli, sinsi, organize, bu ülkenin geleceği için büyük  tehdit oluşturan bir yapıya karşı, paralel devlet yapılanmasına karşı etkili,  kapsamlı sonuçlar alıcı çalışmaları gerçekleştirmektir.” dedi. 

  

 

 

KAYNAK : http://www.milliyet.com.tr/ohal-tezkeresi-meclis-te-gorusuluyo-siyaset-2281603/

Pin It

MALATYA HABER | MALATYA | HABER MALATYA

Dünya Haberleri | Siyaset | Asayiş | Gazete Manşetleri | Ekonomi

Eğitim | Malatya Spor | Yaşam | Sağlık | Kanal Çocuk | Kültür Sanat

Sinema-Tiyatro | Müzik  | Magazin | Teknoloji | Malatyalılar

Akçadağ | Arapgir | Arguvan | Battalgazi | Darende | Doğanşehir | Doğanyol | Hekimhan | Kale | Kuluncak | Pütürge | Yazıhan  | Yeşilyurt

Yoruma Kapalı