Mete Fayda / Karar

Fazla beğendiğim bir sözdür, “stratejik irtibat için sahada gerçekliğinizin olması gerekir”. Bunu, bugüne dek İran net olarak ortaya koyduğu için bütün masalarda başköşeye oturmayı başarmıştır. Çünkü sahada gerçekliği var ve o çağrılmadan sorunun çözülemeyeceğini tüm uluslararası toplum bilmektedir. Milletlerarası toplum da onun bugün ne yaptığından fazla önümüzdeki dönemde yapılacak paylaşımda pozisyonunu belirlemeye çalışmaktadır.

Gittiğim bütün konferanslarda anlatmaya çalıştığım konu da bütün bununla ilgilidir. Müttefik almak ve stratejik karşılıklı edinmek istemekle olmaz. Onu, politika belirleyen ülkenin önüne bir seçenek olarak koymakla gerçekleştirilir. Bu seçeneği yaparken de ulusal politikanızdan vazgeçmenize lüzum yoktur. Çünkü sizi zaten stratejik karşılıklı yapan o milli duruşunuzdur.

GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK

Bu kısa girişten daha sonra sahadan haberlere varmak gerekiyor. Birincil yazımda operasyonun tipi ve zorluklarını yazmaya çalıştım; derhal de gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor.

Türkiye, başlangıç itibarıyla 90 kilometre en ve 20 kilometre derinlikte bir harekatı koalisyon güçleriyle beraber icra etti. Bunu yaparken sanmayın fakat çok büyük bir kara ve hava desteği aldı. Bize katkısı, milletlerarası toplumun sesini çıkarmaması oldu. Size hemen anlatacağım durum her şeyi anlamanızı sağlayacaktır. Fırat Kalkanı öncesinde de IŞİD ile uğraş kapsamında sahada koalisyon güçleri koordinasyonunda ÖSO operasyon yapmaya çalışıyordu. Hatta ara sıra bu operasyona atış desteği de veriliyordu. Fakat tasarlama ve icra en ince ayrıntısına kadar bize ait değildi. Bu söylediklerimin 15 Temmuz öncesinde gerçekleştiğini de unutmamak gerekir. Buranın koordinasyonunu Ömer Halisdemir ’in vurduğu cuntacı Semih Terzi ’nin yaptığını bir kenara anekdot ederek okuyun. Sınıra yakın bölgede IŞİD ’e takriben 100 kilometrekarelik alanda yapılan operasyonlarda ÖSO bin 500 şehit vermişti. Alınan yerler birkaç gün sonradan her tarafta kaybediliyor, muhalifler adeta bölgede kırdırılıyordu. Muhalifler moral üstünlüğünü kaybederken bir yanlamasına da PYD tek kara gücü olarak uluslararası kamuoyuna lanse ediliyordu.

Toplantılarda PYD ’ye itiraz etmeye kalktığınızda ise “bize övdüğünüz ÖSO ’nun halini gördük” deniyordu. Bu geçen zamanda PYD legalleştiği gibi Suriye ’nin devletten sonraki en büyük toprak parçasına sahip gurubu haline geliyordu.

SANIRIM FAZLA OLDUK!

Türkiye Devleti, “bırakın bu işi biz çözelim” dediğinde ise ipe un seriliyordu.

Türkiye tehlikesiz bölgeyi Fırat Kalkanı ile sağlamaya çalışacağını açıklama ettiğinde artık çare kalmadığını düşünen koalisyon izin tahsis etmek zorunda kalıyordu. Lakin onların kafasındaki düşünce, ordunun bunun altından kalkamayacağı ve ÖSO ’nun ağır zayiat vereceğiydi. Yani kös kös geri döneceğiz diye düşünüyorlardı.

Fakat bir kot pantolon reklamında olduğu gibi sanırım çok olduk. 1300 kilometrekarelik alanı en az şehit ve zarar görmüş sayısıyla almayı başardık. Dabık ’ı efsane ülkü getirip alamazsınız diyenlere manevranın hası ile yanıt verdik.

Cepheden girmemizi bekleyenlere çift cepheli kuşatma ile Dabık ’ın nasıl alınacağı gösterdik. Dabık ’ın alınmasından sonra zorlanırsınız diyenlerin yüz ifadelerini çok görmek isterdim. Dabık ’ın erken alınmasından sonra bu sefer diğer işler çevrilmeye başlandı. “Bundan sonra koalisyon olarak harekatı desteklemiyoruz” demeye başladılar.

Kim dediyse Allah razı olsun diyorum, “biz kendi başımızın çaresine bakarız”. Kendi yağımızla kavrulduğumuzda eskisinden daha artı iş yapmaya başladık. Tez altında inmeye devam ederken karşımıza bu kez bambaşka sıkıntılar çıkarılmaya başlandı. Önce Hava Kuvvetleri ’ne kısıt konuldu. Bunu yapınca ilerlemenin duracağı zannedildi. Ama Türk topçusu bu açığı kapatmayı başardı. Şu Anda burada bir anıyı paylaşmak istiyorum. 

HER BIRI KAHRAMAN

Fırtına obüsleri menzil olarak limitlerine geldiği için ileri doğru ilerlemiş durumdadır. İleri üs bölgesinde yer alan bir kasırga bataryasında yaşananlar beni gerçekte fazla duygulandırdı. Bu batarya, harekatın başından bu güne ileri unsurlara alev desteği veriyor. 24 saat boyunca bu atama devam ediyor. Bataryada dört adet namlu var. Bu batarya harekatın başından beri on bin mermi atmış durumda, yani namlu başına 2 bin 500 atım düşüyor. Her merminin 40 kilo ve barut hakkının 20 kilo olduğunu belirteyim. Her saniye atış desteği için atış payının yüklü olması bir gereklilik. Aslında cephane obüslere otomatik olarak yüklenebiliyor. Fakat giderken atışa ara vermek zorunda kalabiliyorlar.

Personel atışa ara vermemek için çoğu süre kendi yüklemelerini yapıyor. Atış sayısını 60 rakamı ile çarpın ve sonucu görün. Bu ülke,  başka ülkelerin gözünde niye fazla artı oluyor biliyormusunuz; ne Çanakkale ruhu ne de Seyit onbaşıları tükeniyor.

Özel atama gücü, harekatı Dabık ’tan El Bab ’a taşıdıkça tam bağımsız operasyona yeralma isteyenlerin sayısı artıyor; lakin bu sefer de Türkiye bağımsızlığından vazgeçmiyor. Biz yürüyerek savaş kazanmaya alışmış bir toplumuz. Lüksümüz olmadan da savaş kazanırız.

Mevcut durumda El Bab ’ı üç yönden kuşatmış bir özel devir gücü bulunuyor. Sanırım bu abluka ile harekat ilerletilmeye çalışılacaktır.  Türkiye, ana gücünü güvenli bölgeden fazla sorunsuz bölgeye saklıyor.

BİZE DÜŞEN ASLINDA…

Bundan sonra Türkiye kendi sınırlarında sorunsuz bölgeler yaratmak için proje geliştirecektir. Bunu ayrıca Irak ’ta ayrıca de Suriye ’de yapacaktır.

Bize düşen de bu milli duruşu ortaya koyan kişileri ayrıca sahada keza de siyasette korumaktır. Çünkü her defasında düştüğümüz kapan benzer; ulusal ve yerli olanları koruyamamak. Sorunsuz bölge kavramı herkese uğurlu olsun. Yarın size Münbiç gerçeğini anlatacağım.