Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Slovanya Cumhurbaşkanı ile birlikte karşılıklı basın toplantısı düzenledi.

LİDERLERLE BIR BIR KONUŞTU

Halep’teki durumla ilgili atılan adımları anlatan Erdoğan, NATO’nun yeni Genel Sekreteri Guterres, Almanya Başbakanı Merkel, Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Obama ile uzun süreli telefon görüşmeleri yaptığını duyurdu.

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:

15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlara karşısında suçlama sürecine tereddüd ile bakanları tasvip etmiyoruz.

Maç yapıyoruz, penaltı sırasında kurallar değişiyor. Niye? Muhalif Türkiye.

Türkiye AB üyesi olmasa da Türkiye Avrupa’nın ayrılmaz bir parçasıdır.

Türkiye’yi dışlamaya amaçlamak, bölgenin istikrar ve güvenliğini de tehlikeye atmak demektir. 

Türkiye’nin kapıda bekletildiği, Türkiye’nin yer almadığı bir Avrupa’nın güven ve rahatlık içinde olması olası değildir.

“BİZ SÖZLERİMİZİ TUTTUK, FAKAT AB VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMADI”

Biz AB üyeliği sürecinde arkadaş canlısı olduk. Verdiğimiz sözlerin daima ardındaki olduk

Ama ne yazık ki AB, bize verdiği sözleri yerine getirmedi. 1 Temmuz itibariyle Türkiye’ye 3 milyar euro verecekti. Ancak şimdiye değin gelen 677 milyon euro.

Vize konusunda “bu sene ardına kadar” dediler. Fakat baktığımız zaman bu yılın sonuna kadar da bu vize sorununun çözülmesi olası yok.

“BEN BUNLARI SÖYLEYİNCE RAHATSIZ OLUYORLAR”

Ben diyorum ki, “53 yıldır kapıda bekletilen Türkiye’yi niçin oyalamaya devam ediyorsunuz?”

Terör örgütü mensuplarının Avrupa Birliği üyesi ülkelerinde rahat kuytu dolaşmasını, AB müktesebatının neresine koyuyorsunuz?

Bunları söylediğimiz zaman rahatsız oluyorlar. Rahatsız olmayacaksınız. Bu yanlışları düzelteceksiniz.

Bir taraftan Türkiye’yi kapıda beklet. Bir taraftan Türkiye terörle mücadele versin. Bir taraftan da bu mücadelede Türkiye yalnız bırakılsın. Biz bu noktada AB’den açık sözlülük bekliyoruz.

HALEP’TEKİ TAHLIYE SORUNU

Halep’ten gelen yaralılar ve siviller için Türkiye İdlib’te dağıtılmış tedbirler aldı.

Sayın Merkel’le, BM’nin yeni Genel Sekreteri Sayın Guterres ile uzun uzun görüştük.

demin Sayın Obama ile uzunca bir görüşmemiz oldu, kendileriyle yaptığımız görüşmede de sadece Suriye yok aynı zamanda Irak’taki gelişmeleri de ele aldık, Irak konusunu da görüştük. Çünkü bölgede şimdi yalnızca Suriye yok, bununla birlikte Irak var. Irak’ta da özellikle Telafer ve Sincar’da beğenilmeyen bir koşul olması halinde buradaki sorumluluğumuzun ne denli manâlı olduğunu da kendilerine ifade ettim. Kendileri, ‘Biz nasıl tezgâhtar olabiliriz?’ dediler, ben de kendilerine nasıl tezgâhtar olabileceklerini hem açıklama ettim.

Soru üzerine…

“SÖZLER YERİNE GETİRİLMEZSE B PLANIMIZ OLACAKTIR”

Biz vize konusunda beklenen neticeyi alamazsak, Kızılay’a ödenmesi gereken rakamlar ödenmeyecek olursa, Türkiye’nin de bir B planı, bir C planı olacaktır. Hakkımızda alınan her karara “evet” aramak mecburiyetinde değiliz. Çünkü bu güne dek AB’nin bize kazandırdığı bir şey yok.

ULUSAL SEFERBERLİK, MILLI DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Milli dayanışma çağrısıdır bu. Terörle mücadelede de gücümüzü derleyip toparlayıp pekiştirmemiz gerekli. Muhtarlar toplantısında söylediğim o ifade fazla daha enteresandı. Mahallede kim var kim yok bunları en iyi haberdar olan muhtarlardır. Ve muhtarlardan sonradan da en iyi haberdar olan vatandaşlardır. Yalnızca devlet kimsesiz terörle mücadelede başarılı olmayabilir.

HALEP’TEN GELEN YARALILAR VE ÇOCUKLAR

Bakan arkadaşlarımızla yaptığımı görüşmede şuna karar verdik. Dedik ama “biz bu gelenlerin bir kısmını, çocuk ihtiyar vb. gerekirse ülkemiz içine alarak, ülkemizdeki konteynır kentlere, varsa evlere alarak sıcak bir etraf sunalım”. 

Çünkü o betonarme apartmanların yığınları içinden o çocukların çıkışını gördüğüm süre bir baba olarak içim kan ağlıyor. Dolayısıyla, yükümlülük makamındaki bir insan olarak da bunlar için ne yapmamız gerekli diye düşünüyoruz. İnşallah o yavruları daha uygun yerlerde yaşatmanın mücadelesini vereceğiz.

Bu saat itibarıyla yaklaşık olarak bin 150 sivil ve zarar görmüş terhis edilerek İdlib’e gelmiş bulunuyor. Mütareke ve terhis sürecini yakından peşine düşüp takip etmeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Natürel oradaki sayı bu değin küçük yok, sayı çok koskocoman. Temenni edelimki bundan sonraki süreçte her tarafta bir kesintiye uğramaz.