Çekimin orta yerinde kesilen elektrikler de, soğuğa dayanamayan telefonun röportajımızın önemli bir kısmını kaydetmeden silmesi de bu sohbetin tadını kaçıramıyor. “Deniz, ben çok seviyorum işimi” diyor sohbete başlarken Ecem Uzun.
Yemyeşil gözleri öyle bir parlıyor ki bunu söylerken, bir sonraki sorum “Kendinizi başka bir meslek icra ederken düşünebilir misiniz?” kendi kendini imha ediyor haliyle.
Çok doğal, yaşının insanı, ama kocaman bir kariyer sığdırmayı başarmış kısacık bir zamana. Onu “Aliye” dizisinde Gülsüm rolünde izlediğimizde henüz 12 yaşındaydı mesela.
GÜNDELİK HAYATTA
ÇOK SALAŞ GİYİNİYORUM
Yeşim Ustaoğlu’nun aralık ayında vizyona giren ve genç oyuncuya Altın Portakal da dahil olmak üzere pek çok ödül getiren filmi “Tereddüt”, kalbinizin üstüne bir ağırlık bırakıyor, Elmas’la beraber ağlarken buluyorsunuz kendinizi filmi izlerken.
Katıldığı ödül törenlerinde hep ne kadar güzel göründüğünü söylüyorum, yüzü kızararak teşekkür ediyor. “Gündelik hayatta, özellikle de okula giderken öyle salaş giyiniyorum ki, orada başka türlüsü de makbul değil zaten” diyor gülümseyerek.

KANADA YA DA İNGİLTERE’YE
GİTMEK İSTİYORUM
Kanada’ya ya da İngiltere’ye gitmek istiyor Ecem Uzun yakın gelecekte. Oyunculuğu bu ülkelerden birinde tecrübe etmeyi istiyormuş.
Uzun’a hem “Tereddüt” hem de “Koca Dünya” filmlerindeki rollerin kapısını açan “Savaş” oyununun yönetmeni ve hocası Serdar Biliş’le şimdi yeniden bir araya geleceklerini müjdeliyor bir de.
Ocak ayında her perşembe Ödön von Horváth imzalı “Lunapark” isimli oyunu sahneliyorlarmış Kadir Has Üniversitesi sahnesinde, bizden söylemesi.