Zabıtlara göre Demirtaş, hakimlik sorgusunda savcılık ifadesini her tarafta etti ve sorulacak sorulara da yanıt vermeyeceğini belirtti. Tutuklama gerekçesinde Demirtaş PKK/KCK ile paralel hareket edip 50 kişinin öldüğü Kobani protestoları için halkı kışkırtma etmekle suçlanıyor.

KOBANE ÇAĞRILARI ‘SOMUT DELİL’

Zabıtlarda Selahattin Demirtaş’a ‘atılı suçlar açısından adaleli kabahat şüphesinin varlığını gösterir bedensel deliller’ olarak 50 kişinin öldüğü ‘Kobane Protestoları’ öncesi ve sürecinde atılan twit ve yapılan talimat, Demirtaş’ın 9 Ekim 2014’te HDP Diyarbakır il başkanlığında yaptığı yorumlama, 18 Aralık 2015’te Diyarbakır’da Ertuğrul Kürkçü ve Kamuran Yüksek ile hendekler ve buna bağlı eylemlere dair yaptığı talimatlar, 26 Aralık 2015’te Demokratik Toplum Kongresi’nde yine hendek barikatlarla ilgili açıklamaları, 3 Mart 2016’da Diyarbakır Yenişehir Belediyesi önünde bir PKK militanın cenazesiyle ilgili yaptığı tanımlama ve beyanlar gösteriliyor.  

Zabıtlarda Selahattin Demirtaş’a ‘atılı suçlar açısından kuvvetli kabahat şüphesinin varlığını gösterir fiziki deliller’ şöyle anlatılıyor:

– 5 Ekim 2014, saat 00.07’de, PKK yöneticisi Murat Karayılan’a ait olduğu değerlendirilen @murat_karayilan twitter hesabından ‘Genç kadınları, yediden yetmişe herkesi Kobane’ye sahip çıkmaya, onurumuzu, namusumuzu korumaya, metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz’ şeklinde twit atıldı.

6 Ekim’de aralarında Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu HDP Merkez Yürütme Kurulu saat 10.20’de ‘HDP Genel Merkezi olarak halkımıza acele çağrı! Kobane’de koşul son derece kritiktir. IŞİD saldırıları ve AK Parti iktidarının Kobane’ye yasaklama tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya, sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz. ‘ biçiminde twitler atıldı. daha sonra da ”Kobane’de yaşanan toplu cinayet girişimine karşısında büütn halklarımızı sokağa çağırıyoruz!’, ‘Bundan sonradan her yer Kobane’dir, Kobane’deki kuşatma ve vahşet son bulana değin halkımızı süresiz direnişe çağırıyoruz’ şeklinde twitler atıldı. Ardından 6 Ekim itibariyle 16 şehirde olaylar başladı. 50 birey hayatını kaybetti, 678 birey yaralandı. 1113 yapı kullanılamaz ışık halkası geldi.  Bu koşul, Demirtaş’ın ‘halkı tahrik’ suçunu PKK/KCK ile aynı zamanlı olarak işlediğine dair belirsizlik uyandıran fiziksel kanıt olarak değerlendirildi.

‘TUTUKLAMA KARARI ÖLÇÜLÜ VE ORANTILI’

Tutuklama gerekçesinde ise şu ifadeler yer alıyor:

‘Şüphelinin üzerine atılı Silahı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme suçunun nitelik itibariyle 5271 Sayılı CMY’nun 100/3-a11 maddesindeki kayıtlı katalog suçlar içerisinde yer olması, kuvvetli kabahat şüphesinin varlığını belirten somut delillerin bulunduğuna karşın yukarıda yapılan direktifler dikkate alındığında isnad edilen suçlamanın işlendiği hususunda kaslı kararsızlık sebeplerinin bulunduğu anlaşılmakla; kesin olmayan hakkında CMY’nun 100 3-a11 maddesindee belirtilen tutuklama nedeni var olduğu; Tüzük Mahkemesinin 27.10.2011 Tarih 2010/71 Esas, 2011/143 Karar ve 27.12.2012 Tarih 2012/35 Esas 2012/103 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere ölçülük ilkesi; ‘elverişlilik’, ‘gerekllilik’ ve ‘orantılılık’ ilkelerini içerip: şüpheliye isnat edilen suçlamanın niteliği, suçlamanın kanunda yazılmış hapis cezasının daha alçak ve üst sınırı. İşin önemi, verilmesi beklenen canice veya güvenlik tedbiri göz önüne alındığında tutuklama kararının ulaşılmak istenen niyet için kullanışlı olduğu, tutuklama karının ulaşılmak istenen gaye bakımından zorunlu olduğu ve bahşedilen tutuklama kararı ile ulaşılmak istenen niyet aralarında olması gereken ölçünün(oranlı) bulunduğu,

‘ADLİ YOKLAMA BECERIKSIZ OLUR’

‘Tutuklama zorunluluğu gerektiren nedenlerin var olduğu, bu itibarla tutuklama tedbirine başvurularak elde edilmesi beklenen yarar ile şüpheliler açısından ortaya çıkacak zarar karşılaştırılarak, tutuklama tedbirinin uygulanmasının zorunlu olduğu sonucuna varıldığı, adli yoklama hükümlerinin uygulanması ile bu amaca ulaşılamayacağı, adli kontrole ilişkin hükümlerin değerlendirildiğinde bunların tatmin edici olmayacağının düşünüldüğü, bu nedenlerle Anayasanın 13. ve 5271 Sayılı CMK’ nun 100/1 maddesinde belirli ölçülük ilkesine kadar tutuklama kararının ölçülü olacağı, açıklanan tüm bu hususlar dikkate alındığında adli yoklama tedbirinin yetersiz kalacağı, şüpheliler hakkında adaleli suç şüphesinin varlığını gösteren bedensel delillerin var olduğu, bir tutuklama nedeninin bulunduğu ve Ölçülük ilkesinin gerçekleştiği anlaşıldığından; Anayasanın 19.maddesi, AİHS’in 5. maddesi ve 5271 Sayılı CMK 100. maddesinde açıklanmış tutuklama nedenlerinin var olduğu, ayurıca AİHS’in 5/1 maddesi gereğince özgürlütken yoksun bırakmanın yasalara yerinde olup, 5271 Sayılı CMK 100. maddesininde AİHS’in bütün maddelerinin özünde var olan hukukun üstünlüğü ilkesi ile uyumlu olduğu anlaşılmakla; belirsiz hakkında CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına…’