İşte o konuşmadan satır başları
Filistin’in kahraman gençlerini, her biri cesaret abidesi olan ağırbaşlı insanları selamlıyorum. 15 Temmuz’da bizim için ellerini semaya açan, Harem-i Şerif’e koşan bütün Filistinli kardeşlerimize minnettarlığımızı sunuyorum. Bizi yalnız bırakmayan kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum. Bugün Kudüs-ü Şerif’e sahip çıkmak için burada bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sizler Filistin halkına yapılan büyük adaletsizliğin davacısı olarak buraya geldiniz. hepinize bu tanrısal davaya omuz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
KUDÜS İNSANLIĞIN AYNASIDIR
Kudüs’ü korumak tüm Müslümanların ortak davasıdır. Kudüs nice peygamberin vatandır. Kudüs barışma ve esenlik yurdudur.Kudüs, Daru’s Selam’dır. Kudüs, bütün insanlığın aynasıdır. Miraç hadisesiyle Müslümanların da arş-ı alaya açılan kapısıdır.
YARIM ASIRDIR DEVAM EDİYOR
Bir çocuk düşünün. Her gün namlusu kendisine çevrilmiş silahların gölgesinde okula gidiyor. Bir genç düşünün. Geleceğe dair hayalleri dikenli tellerin vahşiliğinde kayboluyor. Bir kadın düşünün yıllarca gözü gibi baktığı evi bir anda buldozerlerle üstüne yıkılıyor. Bir baba düşünün sudan sebeplerle çocukları hapse atılıyor. Bir ırk düşünün meskunu oldukları öz yurtlarında horlanıyor. Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların, babaların her gün yaşadıkları hayat budur. Filistin’de her gün kendini bitmiş eden baskı ve acımasızlık düzeni vardır. Bu haksızlık tüm dünyanın gözü önünde yarım asırdır katmerlenerek devam ediyor.
BM İÇİN TURNUSOL KAĞIDI OLDU
1 milyar 700 milyonluk İslam aleminin içini yaralayan bu tablo değişmedikçe daimi huzurun olması mümkün değildir. Çoğu sorunun temelinde buradaki yargı haspının yattığı aşikardır. BM kararları bu haksız durumu gidermeye yetmedi. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bu sistemde kararların hiçbiri uygulanamıyor. 1948 yılından bu yana zorlama, tehcir, ayrımcılık politikaları devam etti. Filistin meselesinin BM Güvenlik Konseyi için turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum. Bu koşul Müslümanlar nezdinde büyük bir güven kaybı oluşturdu. BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlara karşın güvensizlik DEAŞ gibi örgütlere zemin hazırlıyor.
MÜSLÜMANLARA AİT VE O KADAR KALACAK
Ortadoğunun kalbindeki bu bere çare edilmeden bölgenin rahatlık ve sükuna kavuşması düşünülemez. İsrail ve diğer ülkeler gerilimi artıracak adımlar atıyor. Filistinlilere karşın pervasızlaşan saldırılar bunun en çarpıcı örneğidir. Müslümanların ibadetlerini kısıtlayan mütecaviz eylemlere sessiz kalamayız. Mescit’i Aksa’nın içinde yer aldığı Haramül Şerif Müslümanlara aittir, o kadar kalacaktır.
İSRAİL’İ UYARDIK
Yakın dönemde ezan konusunda yaşanan tartışmaları tehlikeli buluyorum. Böyle bir tartışmanın varlığı zeka us ve vicdan dışıdır. Bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu başvuru formu yalnızca Filistinlileri yok, tüm Müslümanları rencide etmektedir. Bu konuda endişelerimizi, böyle bir tasarının yasalaşması halinde ne nesil güvenli olmayan sonuçlara yol açabileceğini İsrailli yetkililere ilettik. Kalıcı uzlaştırma için tek yol 1968 haritası temelinde egemen Filistin devletinin kurulmasıdır. Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısını 137’nin üstüne çıkarmamız gerekiyor. Bu bir insanlık vazifesidir. Filistin’in İsrail ile benzer şekilde temsilcilik edilmesini sağlamalıyız. Müslümanlar olarak milletlerarası planlar yandaki bu incelemeler yanında Kudüs’teki tarihi mirasımızın üstüne titremeliyiz.