Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hesabını verecekler!

  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hesabını verecekler!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hesabını verecekler!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hesabını verecekler!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Ahali Kongre ve Kültür Merkezi’nde Polis Akademisince düzenlenen ‘Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti Konferansı’nda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin terörle mücadele konseptini değiştirdiğini ve bundan böyle sorunları kaynağında çözeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin terörle mücadelesi sadece kendi sınırları ile kısıtlı değildir. Şu an El-Bab’a kadar dayandık. Fakat yetmez hemen Münbiç’e de gideceğiz. Güneyimizden bir terör tehdidini almak istemiyoruz. Musul, Musul’un kuzeyinde Telafer ve Sincar. PKK şu anda Kandil’in yanına yeni bir adım atıyor. Sincar’ı kendilerine terör bölgesi haline getirmeye çalışıyorlar. Fakat bunu onlara yar etmeyeceğiz. Hesabını soracağız.” diye konuştu.

İşte o konuşmadan satır başları

“15 Temmuz gecesi bombalanan Gölbaşı Özel Harekat Merkezi’nin yanıbaşında 800 polis akademisi öğrencisi ve idarecisi de bulunuyordu. Bu kardeşlerimi de gazi olarak görüyorum. Darbe gecesi mücadelenin en ön saflarında, genç amir ve memur kardeşlerimin bulunduğunu görmekten memnuniyet duydum. Bu tablo doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Türk milletinin, Türk devletnin polisi olacaktır.

ARTIK SADECE MİLLETİN POLİSİ

Polisimiz artık o veya bu grubun yok yalnızca Türk milletinin polisi olacaktır. Ruhunu Pensilvanya’ya veya bir diğer yasadışı yapıya satmış kimseye böyle bir grupta yer yoktur olamaz. Kariyerini, ilişkilerini, beklentilerini milletinin ve devletinin üstünde tutan zihniyeti ortadan kaldırdık, kaldırmaya devam edeceğiz. Bu kurum devletin kurumudur. Müslüman benzer delikten iki kez ısırılmaz.

 KABİLE DEVLETİ DEĞİLİZ

Geçmişte yapılan hatalardan gereken dersleri çıkararak, kendimize yeni ve parlak gelecek kurmakta kararlıyız. Bu hoşgörüyle bitmiş yapılandırdığımız polis akademisi olarak sizlere düşüyor. Insanlar gibi, devletin de, toplumların da hayatları kesintisiz değişen; doğar, gelişir, büyür ve ölür. Çoğalan devingen bir yapıya sahiptir. Türkiye gibi kadim milletlerin mirasçısı gibi devletlerde çok daha sert yaşanır. Biz 2 bin 200 yılı aşkın bir devlet geleneğine sahibiz. Biz kabine, çadır devleti değiliz. Biz onurluyuz, biz gururluyuz ama bu geleneğin içinden geldiğini zanneden bazı gafiller işte 15 Temmuz’u yaptılar. Bedelini ağır ödediler, ödemeye devam ediyorlar. Hala bu gafletin içinde olanlar varsa bu yanlıştan dönmeliler. 

BURNUMUZUN DİBİNDEKİ YERLER ALINDI

Bizler bin 400 yılı aşkın medeniyet geçmişimiz var. Anadolu merkezli birincil devletimiz 1075 yılında kurulan Türkiye Selçuklu Devleti’dir. Osmanlı, Söğüt’te dikilen çınarın 3 kıtayı kucakladığı dünyanın sayılı devletidir. Türkiye ise elimizde kalanla kurduğumuz son devlettir. Biz 22 milyon kilometrekarelik toprağı görmüş bir devletin varisleriyiz. Maalesef bir yerle tırmıklandı 780 bin kilometrekareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bile alındı. Anlaşmalarla başarılı çıktık diyenler oldu. Nasıl ya, elindekini veriyorsun, nasıl başarılı çıkıyorsun? 

DERTLERİ BAŞKA

Neydik, neyiz, ne olacağız? Bu soru bizim için fazla manâlı. Ankara’dan saatlerce uçuş mesafelerindeki coğrafyaları bize böyle hissettiren tarihin arkadaki planını çok iyi okumalıyız.

Türkiye terör örgütleriyle mücadelesini sürdürecek. Oysa kafasını bu soruna gömüp çevresinden kopmayacaktır. Terör örgütlerinin asıl amacının kendi içimize hapsetmek olduğunu daha iyi biliyoruz. Sanmayın ama FETÖ’nün temel gayesi bürokraside, eğitimde daha pozitif etkin olmaktır, sanmayın ancak DEAŞ’ın İslam devleti kurmaktır, sanmayın ama PKK’nın farklı devlet kurmaktır. Dert diğer. Bu örgütler diğer güçlerin planlarını rahatça uygulayabilmelerini karşılamak için, Türkiye’yi iç meselelerine odaklamak için üzerimize salınmış araçtan ibaret. 15 Temmuz gecesi yapılanı yapacağız. 

ANNE BABANIZA ŞUNU SÖYLEMENİZ LAZIM…

Çanakkale’de biz enerjik müydük, elimizde enerjik silahlar mı vardı? Oradaki kavrama da neydi, genci yaşlısı tümü bir şeye inanmıştı: Şahadet. Biliyorlardı ancak, ‘Ben burada ölürsem şehidim, yaralanırsam gaziyim.’ Ne oldu, bu vatan bize kaldı. Annenize, babanıza şunu söylemeniz lüzumlu: Siz bizi bu vatan için yetiştirdiniz mi, yetiştirdiniz. Bakın, benim mesleğimin hedefinde şahadet var, gazilik var, bu milletin birliği, beraberliği, bu devletin geleceği var. Bunu söylemeniz lazım. Eğer anne, baba bunu kavramışsa, ‘İkinci evladım var, o da bu vatana feda olsun’ diyen anneleri babaları görüyoruz. Bu iş tesadüfen bir iş yok, manevi boyutu çok. Siz bu meslekte manen de güçlüsünüz. Sizler bu mesleğin içerisinde inşallah Türkiye’nin içinde farklı bir makamı temsil ediyorsunuz. 

TERÖRİSTLER KAÇACAK DELİK ARIYOR

Ben dünya 5’den büyüktür diyorum. Türkiye inşallah kendinden büyük Türkiye’yi yapı edecektir, neyle siz gençlerle. Doğu ve Güneydoğu böyle gidecek mi? Hayır. Son dönemlerde her zaman beraber bir mücadele veriyoruz. teröristler şu lahza kaçacak delik arıyor. Bu bölgede yaşayan tüm insanlarımızın kendilerine olan özgüvenini artıracak. Artık kepenk indir dediği anda kepenk indiren esnaf olmayacak. Bu polisin askerin olduğu kadar seninde görevin. Bunlara milletçe dünyayı kuytu edeceğiz. hemen en önemli noktadayız. İnşallah bu son safhada darbeyi onlara en güzel şekilde indirip bu işi bitireceğiz.

BUNLARIN CİBİLİYETİNİN GEREĞİ BU

Bugün bir batılı geldi. öğleden sonra cezaevlerindeki vekillerle ilgili bir karar çıkacak dedi. Kendisine bunları ve yaptıklarını anlattım ve hemencecik ara orayı ve şunları söyle dedim: “Türkiye’nin içişlerine karışmayın. Bunlar gönderdiğiniz mektubu size geri gönderir bildiklerini okurlar.”  Onlarda olunca iç hukuk, hak bağımsız. Bizim iç hukukumuza kimse karışamaz, kendi kararımızı kendimiz veririz. Onlar kendi işine, biz kendi işimize. Bugüne değin bu ülkeyi karıştıranlar onların ta kendisi olmuştur. Türkiye’de kaçan teröristler Brüksel sokaklarında söylev atıyorlar. Bu nasıl iştir? Biz bunları tanıyoruz, biliyoruz. Bunların cibiliyetlerinin gereği bu. 

BİZİ LOZAN’A HAPSETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Türkiye Suriye’den veya diğer yerlerden uzaktan durunca ne olacak? Bu bölgeler huzura, güvene mi kavuşacak? Irksa ve mezhep temelli olarak kavgaların çok sıcacık çıkarılabilecek, doğal kaynakların fazla daha kuytu yağmalanabilir olmasıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri kadar konulan kurallar Türkiye’nin yaşamasını öngörmüyorlardı. Serv, bugünkü Türkiye’yi 7-8 parçaya bölerek bize biçilen asıl roldür. Türkiye bu taksimi reddedip, bugünkü sınırlarımızı çizdi. Lozan tartışması buradan çıkıyor. Lozan’daki bütün kazanımları elbette takdirle karşılıyoruz. Lozan, tartışılmaz bir metin değildir, kutsal bir metin katiyen değildir. Şüphesiz tartışacağız. Daha iyisine sahip edinmek için çalışacağız. Bizi hala Lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. Kimse kusura bakmasın. Bizim sözümüz var. Türkiye’yi 2023 hedeflerine gelmek için bütün şartları zorlayacağız. Birçoklarının ayağına basacağımızı, birçoklarının çıkarlarına dokunacağınımızın farkındayız. Bunu sizlerle yapacağız, gerçi yapacağız. Biz Türkiye’yi adım adım ileriye götürmekte kararlıyız. 

ÖLÜMDEN KORKMAYAN BİR MİLLETİ DURDURACAK KUVVET DEĞIL

Darbe teşebbüsleriyle, ekonomik saldırılarla da olsa hedefimize yürümeyi sürdüreceğiz. Milletimizle birlikte yürüttüğümüz bu mücadeleyi canımız pahasına vermeye devam edeceğiz. 15 Temmuz milletimizin ne değin kararlı olduğunu gösterdi. Ölümden korkmayan bir milleti durduracak hiçbir şiddet yoktur.

ARTIK TEHDİTLERİN ÜSTÜNE GİDECEĞİZ

Artık içeride ve haricen hangi tehdit olursa biz üzerine gideceğiz ve sorunları kaynağında çözeceğiz. Günümüzde tüm hızıyla süren kürsel uğraş her alana sirayet etmiştir. Siz istediğiniz dek en çağdaş teknolojileri kullanın enerji güvenliği sağlanamamışsa hiç bir işe haylaz. yeni güvenlik konseptimiz tüm alanlar kapsarken mutlaka önceliklerimiz olacak. Terörle çaba burada en ilk olarak geliyor. Türkiye’nin terörle mücadelesi sadece kendi sınırları ile kısıtlı değildir. Biliyorsunuz Cerablus’a gittik ve DAEŞ oraları terk etmek zorunda kaldı.

EĞER DAEŞ’İ BİTİREMİYORSAK YAZIKLAR OLSUN BİZE

Şu an El-Bab’a dek dayandık. Lakin yetmez şimdi Münbiç’e gideceğiz. neden orada YPG var. Bunlar orayı terk etsin dedik. Şu Anda gittiklerini söylüyorlar. o topraklar Arapların toprakları. Biz gidip oraya yerleşecek değiliz gelip Arapalar yerleşsin.Terörle mücadelede samimi misiniz. gelin beraber Rakka’ya girelim.  YPG/PYD ile değil, ne işin var terör örgütüyle? Bırakın terör örgütlerini. Biz oradan DAEŞ’i söküp atamıyorsak yazıklar olsun bize. Nasıl devletiz biz.

SİNCAR’I PKK’YA YAR ETMEYECEĞİZ

Güneyimizden bir terör tehdidini edinmek istemiyoruz. Musul, Musul’un kuzeyinde Telafer ve Sincar. PKK hemen Kandil’in yanına yeni bir adım atıyor. Sincar’ı kendilerine terör bölgesi haline getirmeye çalışıyorlar. Fakat bunu onlara yar etmeyeceğiz. Hesabını soracağız.

NE YAPMAMIZ GEREKİYORSA YAPACAĞIZ

DEAŞ gücünü Suriye’den, Irak’tan aldı. PKK’nın üsleri Suriye’de ve Irak’ta. Suriye ve Irak devletleri yok etti de biz mi engel olduk? Biz Kandil’e müdahale ederken, birileri müsade verecek mi diye bakmadık. Sincar, Telafer… Çözülmesi lazım. Çözülmezse Telafer de bizim için tedirgin. 400 bin Türkmen vardı, 60 bine düştü. Buraları kontrol altına alıp, sahiplerini buralara döndürmemiz lüzumlu. Şengal’de aynı bir çaba içinde olan PKK’nın önünü Irak devleti kesti de biz mi mani olduk? Ne PKK’yla, ne DEAŞ’la baş edemeyen bu ülkelerde göz kadar tarafından mezhep çatışmasının fitili ateşlenirken biz burada nasıl gizli oturabiliriz? PKK, DEAŞ, mezhep çatışması meselesini de durdurmak için ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız.

KİMSENİN KUSUR BULMA HAKKI DEĞIL

Suriye sınırımızı tüm terör örgütlerine aleyhinde güvenli hale getireceğiz. Kendi ülkesinde egemenliğini tesis edemeyen terör örgütlerinin canımızı acıtmasına mani olamayanların Türkiye’yi eleştirmesine hakkı yoktur. Suriye ve Irak Türkiye için enerji meselesi, siyasi alanını genişletme meselesi, keyfekeder meselesi hiç değildir. Bu bizim beka meselesidir. Irak ve Suriye’yi çözmeden 2023 hedeflerine ulaşma imkanımız bulunmuyor. bununla beraber bu kardeşlik meselesidir. Bu 3 milyon nereden geldi? 

BU KÜFÜRDÜR, ŞİRKTİR

17-25 Aralık polis, yargı darbe girişimi sonrası aldığımız tedbirlerin faydasını 15 Temmuz’da gördük. O tedbirleri almamış olsaydık, 15 Temmuz gecesini fazla daha kanlı, fazla daha tehlikeli geçirirdik. Bugün 248 şehidimiz yerine, ola ki 248 bin, belki 2,5 milyon şehidimizden laf eder olurduk. Devletin ayrıntılarıyla bu ihanet şebekesinden temizlenmediğini biliyoruz. Hala yargının, polis teşkilatının, ordunun, devlet kurumlarının içinde var. sorumlu bir Cumhurbaşkanınız olarak söylüyorum. Çünkü bu ülke, irk bizim. Ne ülkeyi yedireceğiz, ne milleti ezdireceğiz. Çünkü ecdad bize bunların mentalitesi içinde bir ülke devretmedi. Ne diyor, ‘O bize şahdamarından daha yakın’ diyor. Şu ülkü bak. Bu ifade böylece tehlikeli oysa, Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor. Başkaca hiçbir zor bize şahdamarındaın daha yakın olamaz. Bu küfürdür, bu şirktir. “

Pin It

MALATYA HABER | MALATYA | HABER MALATYA

Dünya Haberleri | Siyaset | Asayiş | Gazete Manşetleri | Ekonomi

Eğitim | Malatya Spor | Yaşam | Sağlık | Kanal Çocuk | Kültür Sanat

Sinema-Tiyatro | Müzik  | Magazin | Teknoloji | Malatyalılar

Akçadağ | Arapgir | Arguvan | Battalgazi | Darende | Doğanşehir | Doğanyol | Hekimhan | Kale | Kuluncak | Pütürge | Yazıhan  | Yeşilyurt

Yoruma Kapalı