İşte 2 bin 200 sene önce Türkler göre, çölün altına yapılan bir mühendislik harikası.
Karız Kanalları, Orta Asya ’da, Turfan bölgesinde yapılmış yeraltı su şebekesi sistemi.
Dünya uygarlık tarihinin en kayda değer buluntularından biri.
Deniz seviyesinin altında olan Turfan vilayetinin merkezi olan Turfan şehri, su kaynakları bulunmayan ve iklimi son derece verimsiz bir bölgede bulunuyor.
Bölgedeki su sıkıntısından ötürü 2 bin yıl önce Tanrı Dağlarından Turfan istikametinde toplam uzunluğu 5 bin 272 kilometre olan yer altı su kanalları inşa edilmesinin ardından bölge, cenneti andıran hoş manzaralara sahip.
Karız Kanalları Tanrı Dağlarından topladığı suyu 60 km çölün altından geçirerek Turfan ’ daki mesken birimlerine götürüyor.
Çinliler bu kanalları ülkelerindeki üç harikadan biri olarak gösteriyorlar.
Bu kanallar bundan 2 bin 200 sene önce Uygur Türkleri kadar yapılmış.
Kanalın derinliği 110 metre den başlıyor. Kanallar çölün altından ağ gibi örülmüş.
Tarihte kuyu kanalları olarak adlandırılan Karez kanalları, yöre insanlarının Tanrı Dağlarında eriyen kar sularının yer altına sızmasından oluşan sudan yararlanması için inşa edilen bir sulama projesi.
Aralıklarla açılan kuyular yardımıyla tarım alanları sulanıyor. Tanrı Dağları ile Turfan arasındaki bölge çöl olduğundan suyun aşırı sıcaktan buharlamaması için Karız su kanalları yeraltında yapı ediliyor..
Turfan’ın su ihtiyacının yüzde 30’u, hala bu yer altı kuyuları olan Karez kanallarından sağlanıyor.
Karez kanallarını Çinliler tarafından “Yer altındaki büyük kanal” olarak adlandırılıyor.
Karez kanalının tarihini ve şimdiki özelliklerini anlatmak üzere oluşturulan sergi, bölgeyi ziyaret edenler tarafından büyük ilgi görüyor.
Karez kanalı müzesinde yer altı su kanallarının üç boyutlu maketi, insanoğlunun doğa koşullarına nasıl meydan okuduğunu net bir şekilde gösteriyor.
Tanrı Dağlarından yüzyıllardır bölge halkına hizmet veren yer altı kanalları 1,5 metre yükseklikte, 60-70 cm genişlikte inşa edilmiş ve günde 858 metreküp su taşıyor. Fakat bugün bu oran neredeyse üçte bir oranında düşmüş durumda.
2 bin 500 sene önce sadece yerçekimi kullanılarak çalışması sağlanan Karız Kanalları, 60 kilometre uzaktaki kurak Turfan bölgesini verimli vaha haline getirmiş
Dünyada nadir bulunan, Türkiye’de de sadece Elazığ’da çıkarılan vişne mermeri, 60 ülkede seçkin mekanları süslüyor.
Alacakaya ilçesinden çıkarılan, vişne renginde, damarlı yapıya sahip, süsleyici amaçlı yoğun alaka gören misket, 4 kıtada 60 ülkeye ihraç ediliyor.
Seçkin mekanlarda kullanımı için Çin’den Hindistan’a, Dubai’den Katar’a, Sudan’dan Fas’a, Libya’dan İtalya’ya, İspanya’dan Fransa’ya kadar geniş bir yelpazeye ihracatı yapılan ve ihracat oranı aylık sıradan 65 bin tona ulaşan vişne mermeri, bugüne dek Beyaz Saray, Kabe, Dubai ve Palmiye Adaları’ndaki lüks oteller, Burç Halife, Victoria’s Secret’in dünya çapındaki mağazaları, Dolce & Gabbana modaevlerinin Güney Afrika’daki mağazaları gibi birçok prestijli mekanı süsledi.
Alacakaya Bilye ve Maden AŞ Hammadde Üretim Müdürü Abidin Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1984’ten beri üretimi gerçekleştirilen vişne mermerinin dünyaya yalnızca Elazığ’dan ihraç edildiğini söyledi.
“Elazığ vişne mermerinin çıkarıldığı ilk yıllarda İtalyan bir firma aracılığıyla Beyaz Saray, ardındaki da Kabe’ye yakın Safa ve Merve tepeleri arasındaki mekanlarda kullanılmasıyla dünya çapında prestij kazandı. Bu mermer, albenisi ile dünyanın seçkin mekanları için seçim edilen özellikli ürünler arasında.” ifadelerini kullanan Gümüş, bunun kendileri içinde manâlı bir referans olduğunu vurguladı.
Gümüş, dünyada nadir bulunan mermerin rengi ve özelliğinden dolayı özellikle elit mekanlarda dekorasyon amaçlı seçim edildiğine dikkati çekerek, benzer ürünler olsa da kalite, damar ve desen özellikleri ile vişne mermerinin ayrım edildiğini anlattı.
Gümüş, Türkiye’de mermercilik sektöründe kentin üretilen diğer kayda değer misket çeşitleriyle yüzde 8’lik paya sahip olduğuna muhabere ederek, büyük kasaba için en manâlı marka değerlerin ise vişne mermeri olduğunu söyledi.
“Yıllar önce İtalya’da Rosso Levanto adıyla üretilen ve vişne mermeriyle eksik da olsa benzerlik bildiren mermerin rezervinin tükenmesiyle vişne mermeri dünyada tek olma özelliğini kazandı.” diyen Gümüş, kentteki üretimin yüzde 70’ini gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Gümüş, vişne mermerinin 4 kıtaya ihraç edildiğini aktararak, takriben 60 ülkede kullanıldığını kaydetti.
Çin’in en büyük ithalatçı konumunda olduğunu ve yıllık üretimlerinin yüzde 80’ini Çin’e ihraç ettikleri bilgisini veren Karahan, “Moloz üretimi aylık takriben 4 bin ton. Bunları genellikle Çin’den gelen müşterilerimiz alıyor. Mermeri kesip, montaj yapıp plaka haline getiriyorlar. Aylık blok üretimimiz yaklaşık 2 bin ton. Müşterinin talebine kadar blok üretimini daha da artırabiliyoruz.” diye konuştu.
Çinli meslek adamı Yuan Kaiging Chen de Çin’de kırmızı rengin kişiye şans ve para getirdiğine, kötü ruhları ve kötülükleri bulundukları ortamdan uzaklaştırdığına inanıldığını anlattı.
Çin’de vişne mermerine talebin yüksek olduğunu gösteren Chen, “Çin’de kırmızı renk fazla popüler. Bu yüzden genel olarak döşemelerde kırmızı renk seçim ediliyor. Rengi ve damarlı yapısından nedeniyle millet sevdiği için buraya gelip bu vişne mermerinden alıyoruz.” şeklinde konuştu.
123 yıllık National Geographic arşivinde bulunan fotoğraflar Türkiye’nin geçirdiği büyük dönüşümü gözler önüne seriyor…