Baran Akbulut: Rolü almak için çok çabaladım

  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google
  • Google

◊ Sizi yer aldığınız işlerden tanıyoruz sadece. Peki Baran Akbulut kimdir, biraz kendinizden söz eder misiniz?
– Eskişehir’de doğdum, hayatımın çoğu orada geçti. İTÜ Makine bölümünde okumak için İstanbul’a geldim ve kendimi okulun amatör tiyatrosunda oyunlara çalışırken, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun o efsane yıllarında, o efsane sahnelerinde, o efsane ustalarının arasında figüranlık yaparken buldum. Sonrasında okulu bırakıp tiyatro okumak için Eskişehir’e döndüm. Halen Anadolu Üniversitesi Sinema-Televizyon doktora öğrencisiyim. Her ne kadar bir süredir devam edemesem de…

◊ Genelde ya bir ilke imza atan ya da çok ses getiren projelerde yer aldınız. Bu özellikle tercih ettiğiniz bir şey mi?
– Oyunculuğu keyif almak için yaptığınızda kriteriniz de ona göre oluyor. Sektördekiler sizi tanıdıkça, neyi sevip sevmeyeceğinizi, hangi rolün, hangi projenin sizi iştahlandıracağını biliyor. Her sezon ekranlarda olmak, sürekli çalışmak yerine ilginç projelerin içinde olmayı seçiyorum. Benim için “ilginç”in tanımı da, bir şeyler öğrenebileceğim oyuncularla, yönetmenlerle çalışmak. “Aşk-ı Memnu”dan sonra hemen yeni bir dizi seçmek zorunda hissetmedim kendimi, tiyatro çalışmaları için Viyana’ya gittim, döndüm, sinema üzerine yüksek lisansa başladım. Ta ki Berkun Oya’nın 25 bölümlük projesi “Son”a kadar. Sonra çok sevdiğim “Behzat Ç.”de konuk oyunculuk. Sonra bir edebiyat ve şiir dizisi “Yedi Güzel Adam”, Cahit Zarifoğlu’yla uzunca bir yolculuk… Sonra Türkiye televizyonlarında oynamış en felsefi dizilerden olduğunu düşündüğüm “Yunus Emre”… 45 dakikalık bir seriydi. Ve bu yaz Bornova’da çektiğimiz Ahmet Karaman’ın “Baba Neredesin Kayboldum” filminden sonra “Sahipli”… Şimdi de sıra dışı aşk hikayesiyle “Aşk ve Mavi” dizisi.

◊ “Sahipli”ye “evet” deme sebebiniz neydi?
– “Sahipli”, bir oyuncu için oldukça meydan okuyucu bir senaryoydu, gülünç veya etkisiz olma tehlikesini barındıran, fakat becerildiğinde çok farklı tat verebilecek bir işti. Rolü almak için gerçekten çabaladım. Alper Mestçi bana güvendi, Selim’i bana teslim etti.

◊ Selim nasıl bir karakter?
– Nasıl biri olduğunu kendi de bilmeyen biri. Polisiye bir durumu var. Kim olduğunu ve geçmişini bulmaya çalışıyor. Bunu yaparken de hem kendini hem izleyiciyi korkutacak bazı durumların göbeğinde buluyor kendini.

Baran Akbulut: Rolü almak için çok çabaladım

OYUNCU OLMASAM MÜZİSYEN OLMAK  İSTERDİM

◊ Sizce online diziler, Türkiye’deki dizi sektörünü nasıl etkileyecek?
– Online diziler, dizilere kalıcı eserler gözüyle bakmamızın, ona göre bir çalışma yaklaşımı geliştirmemizin yolunu açacak. Sadece online olması da değil, 45 dakikalık işlerin tercih edilir hale gelmesi, bütün sektör çalışanlarının ve seyircilerin yaşam standardını yükseltecek.

◊ Oynamak istediğiniz, aklınızda kalan bir iş oldu mu bugüne kadar?
– İnsanın aklında, içinde sadece oynamadığı roller değil oynadıkları da kalıyor. Oynadığı roller, ömür boyu içinde şekillenmeye devam ediyor, şimdi oynasam nasıl oynardım diye düşünmeye devam ediyorsun. Örneğin, yıllar önce bir oyunda oynadığım ufak bir rolü aklımda taşımaya, o kişiyi merak etmeye, onun yaşamı hakkında bir şeyler keşfetmeye devam ettiğimi fark ediyorum.

◊ Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
– Oyuncu olmasaydım müzisyen olmaya çalışırdım. Gerçek bir müzisyen olmak için müziğe zamanında başlamak gibi bir şansım olmadıysa da, hayattaki en büyük olay benim için müzik.

◊ Film, tiyatro ve dizi üçgeni içindesiniz. Bir öncelik sırası yapmanız mümkün mü?
– Tiyatroda zamanın durduğu, esnediği bazı anlar var ki, o anları çok büyüleyici buluyorum. Dizi ve sinemanın heyecanı çok geniş zamanlara yayıldığı için böyle yoğun bir heyecandan bahsedebilir miyim bilemiyorum.

HERKES BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE ROL YAPIYOR
◊ Hayatınızda bir öncelik sıralaması yapsanız, oyunculuk kaçıncı sırada olur?
– Hayatımızda sıralama yapsak hepimiz için oyunculuk birinci sırada olur. Çünkü herkes her an oynamakta ve bu hayatlarının her anını kapsamakta. Bunun temelinde kişinin doğuştan bencil olması vardır belki de. Bilinçli bir şekilde rol yapıyoruz, sevdiklerimizi kandırıyoruz anlamında değil. Fakat oyun oynama hali çok temel, kişinin var olabilmesiyle ilgili bir yetenek ve bu herkeste mutlaka var. İçgüdüsel olarak gündelik hayatlarımızda çok iyi oyuncularız her birimiz. Hatta kendimizi rollerimize o kadar kaptırmışız ki o rollerin dışına çıkamaz hale gelmişiz.

“ALF” DİZİSİ BAŞKAYDI

◊ Takip ettiğiniz bir dizi var mı?
– Bir diziyi takip etme zevkinden, televizyon izlemeyi bıraktığım zamandan beri uzağım. Evin kedisini yemek için fırsat kollayan, evin çocuklarına çok kötü örnek olan, fakat bir yandan evin devasa neşe kaynağı, atsan atılmaz satsan satılmaz hergele bir uzaylı olan Alf’den aldığım tadı sanırım daha sonra hiçbir diziden alamadım. Tarzı, kostümleri, dansları, şarkıları, mizahı, hayalleri ve özlemleriyle büyük bir karakterdi Alf ve bir kuklanın verebileceği her şeyin üstüne, oynatıcısı Paul Fusco ile Müşfik Kenter’in muhteşem karması çok büyük bir lezzetti. O yıllarda TRT, tek kanal olduğu için çocuklara çok özel bir önem verirdi, tek kanalla idare etsek de dünya çocukları arasında çok şanslı olduğumuzu düşünüyordum.

MAVi DÜNYANIN TADINI ÇIKARIN

◊ Son olarak BluTV ve “Sahipli” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?
– BluTV seyircilerine, Türk sinemasının gurur verici yerli filmlerinden dünya sinemasına, gün yüzüne çıkmamış belgesellere, kaçırdıkları dizilere bir iki tuşla ulaşabileceklerini bilmenin tadını çıkarmalarını, bu mavi dünya ve ötesini keşfetmeye devam etmelerini tavsiye ederim.

Pin It

MALATYA HABER | MALATYA | HABER MALATYA

Dünya Haberleri | Siyaset | Asayiş | Gazete Manşetleri | Ekonomi

Eğitim | Malatya Spor | Yaşam | Sağlık | Kanal Çocuk | Kültür Sanat

Sinema-Tiyatro | Müzik  | Magazin | Teknoloji | Malatyalılar

Akçadağ | Arapgir | Arguvan | Battalgazi | Darende | Doğanşehir | Doğanyol | Hekimhan | Kale | Kuluncak | Pütürge | Yazıhan  | Yeşilyurt

Yoruma Kapalı