Ayasofya ’nın gizemli işaretleri
Uzun senelerdir Ayasofya ’yı inceleyen Erhan Altunay ile Göksel Gülensoy, Tapınak Şövalyeleri ’ne ait bakımlı simgeleri ilk kez ortaya çıkardı, pagan inancına ait çok sayıda sembol de deşifre edilmiş oldu

 

Dünya Servet Listesi ’nde yer alan Ayasofya, 1935 yılında müze kapsamına alınırken yeniden ibadete açılmasıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.

1479 takvim tarihi eserin bir kısmında restorasyon çalışmaları sürdürülürken, Hünkar Kasrı adı verilen birim ise ibadete açık tutuluyor.

Ayasofya ile ilgili bu ay başlatılan özel bir kültür turu ise yeni tartışmaları da beraberinde getirecek.

Türk ustaların izleri

ABD ’li yazar Dan Brown ’ın ‘Cehennem ’ romanında adı geçen tahlilci yönetmen Göksel Gülensoy ile “Ayasofya ’nın Rahat Tarihi” kitabının yazarı analist Erhan Altunay tarafından gerçekleştirilen “Antik Devir ’dan Günümüze İstanbul ’a Esrarengiz Gezi” başlıklı kültür turunda, Ayasofya bünyesinde bulunan ancak meçhul rahat simgeler ziyaretçilerle paylaşılıyor.

Bugüne dek meçhul kuytu simgelerin Tapınak Şövalyeleri ile masonik örgütlere ait olduğu belirtilirken, Hıristiyanlık öncesinde yaygın olan pagan inancına ait fazla sayıda arma de başta deşifre edilmiş oldu.

Göksel Gülensoy, Ayasofya ’da ilk olarak tespit edilen pagan ve ezoterik simgeler hakkında, “Üretim sırasında çoğu bambaşka yerden işçi olarak gelenler oldu. İşçiler aralarında pagan inanca mensup kişiler kendi simgelerini duvarlara gizlediler. Üstteki kısımda gördüğünüz sekizgenler, Cennet Kapısı ’nın girişindeki Hayat Ağacı bu simgelerden. Bahçe kısmında yer alan bir takım taşlarda ise Türk ustaların izleri bulunuyor. Eserin yapıldığı dönem bazı Türk ustaların İstanbul ’a geldiğini düşünüyoruz. Taşların bir kısmında Türk damgalarını tespit ettik. Nereye elimizi atsak sıcacık simge ve sırlar çıkıyor” değerlendirmesini yaptı.

 

Fossati işlemiş

 

Ayasofya ’nın iç kısmında bulunan 4 esas sütunda bulunan ve her birinin üzerine dar olarak kazınan simgeleri ilk olarak görüntülerken, ‘Cennet Kapısı ’ denilen üst kısımdaki bölümde paganlara ait simgeleri, Altunay ve Gülensoy ikilisi ile inceledik.

Dikkat çeken ayrıntılardan biri girişteki sütunda yer alan masonik arma.

1847 ’de Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından Ayasofya Camii ’nin restorasyonuyla görevlendirilen İtalyan asıllı mimar Gaspare Fossati kadar sütuna rahat olarak işlenen masonik gönye-pergel simgesi hakkında data veren Erhan Altunay,

“Ayasofya ’da Tapınakçılar ’a ait yüzlerce bakımlı sembol var. Osmanlı döneminde Ayasofya ’yı restore eden mimar Fossati üst seviye bir masondu.

Fossati, masonlar ’a ait gönye-pergel simgesini Ayasofya ’nın bazı sütunlarına işleyerek esere ihanet etti.

Çoğunlukla sütunların üzerine kuytu olarak kazınan simgeler aynı zamanda ezoterik anlamlar da içeriyor.

Poseidon simgeleri ile Tapınakçılar ’a ait Tampliye haçlarını çoğu noktada saptama ettik. 

Poseidon simgesinin depremden koruyucu gücü olduğuna inanılıyordu.

Saptama edebildiğimiz bakımlı simgelerin korunması çok önemli” diye konuştu.

Tapınakçıların kuytu dünyası Diriliş Ertuğrul ’da aralandı!

Diriliş Ertuğrul dizisi, Haç’la Hilâl’in ve Batı ’yla Doğu’nun mücadelesine sahne oldu.

 

Tarihin en gizemli topluluklarından biri olan ve günümüzde de gizemini koruyan Tapınak Şövalyeleri ’nin rahat dünyasının kapıları Diriliş Ertuğrul ’da aralandı.

 

Diriliş Ertuğrul dizisinin çekimleri bütün hızıyla sürerken dizinin Ertuğrul Bey ’i Engin Altan Düzyatan ve onun Alplerini canlandıran Cengiz Coşkun, Cavit Çetin Güner ve Nurettin Sönmez ’in Tapınak Şövalyelerinin liderleri olan Levent Öktem ve Serdar Deniz ’le olan kıyasıya mücadelesine şahit olduk.

 

Dizide Tapınakçılarla işbirliği içinde olan Selçuklu Beyi ’ni Can Kahraman canlandırırken hem Tapınakçı Elenora rolündeki Arzu Aydın ’ın tarikatına karşısında sevdiği adama kavuşmak için verdiği uğraş de yer alıyor.

 

İdealist Alplerle Şövalyeler Karşısında Karşıya

Dizinin yapımcısı, proje tasarımcısı ve senaristi Mehmet Bozdağ, dizide Kayıların, Amanos’ta, yalçın kayalıklar arasındaki gizemli bir kaleye hapsolmuş Tapınakçılarla olan mücadelesini konu alırken alışılmış Tapınakçı ve Haçlı tanımlamalarının dışına çıkarak tarihsel gerçeklere emrindeki kalarak onları da zeki, hırslı ve idealleri olan şövalyeler olarak ele aldıklarını belirtti.

 

Dizide iki idealist gruptan en iyi olanının kazanacağını açıklayan Bozdağ, “Tarihin en esrarengiz topluluklarından biri de şüphesiz ki Tapınakçılar ’dır.

 

Tapınak şövalyelerin gizemi günümüzde de varlığını korumaktadır. Biz dizimizde Tapınakçıların gizemlerini ve bakımlı öğretilerinin kapılarını araladık.

 

Tarihsel gerçekler ışığında bu grup üzerinde ki esrarı kaldırıyoruz” dedi.

 

Dizide Ertuğrul Bey ve Alplerinin, Tapınak Şövalyeleri ile amansız bir mücadeleye girdiklerini sözlerine ekleyen Bozdağ, “Bu mücadele bugün de süren Haç’la Hilâl’in, Batı’yla Doğu’nun, iman’la inkâr’ın mücadelesidir.

 

Bu uğraş de hisarlar ve canlar tek tek düşerken, dostla düşmanda birbirine karışıyordu” dedi.

 

öte yandan dizide 13. yüzyılda Ertuğrul Bey ve Alp ’lerinin Tapınak Şövalyelerine karşı olan mücadelelerinin yanı sıra Kayı Obasında yaşananlar ve destansı bir aşkın hikâyesi de işlendi.

 

Bizans sınırına göçen Kayı Obası burada da Tapınakçılar’la karşılaşır. Vaftizci Yahya başlarına büyük işler açacaktır.

Hanlı Pazar’da müslüman görünümlü Hasan isminde bir tapınakçı bulunmaktadır.

Fakat Tapınakçıların sonu yakındır.

Hanlı Pazar’ın n sahibi Simon (Vaftizci Yahya) kurtduğu tuzaklara kendisi düşer.